İhlâs, her şeyi Allah rızası için yapmaktır
19/04/2021 Pazartesi Köşe yazarı V.T
İhlâs ile yani Allah rızası için yapılmayan ibâdetin faydası, sevabı olmaz.
Alâüddîn Alî İbnü'l-Lahhâm hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. 750 (m.
1349)’da Lübnan’da Ba'lebek'te doğdu. Şam’da ilim tahsil ettikten sonra ders ve
fetva vermeye başladı. Kâdılkudât naibi oldu. Sonra Kahire'ye göç etti ve
Mansûriyye Medresesinde ders verdi. 803 (m. 1401)’de Kahire'de vefat etti.
Derslerinde şöyle anlattı:
Îtikadı düzelttikten ve şeriatin emirlerini yaptıktan sonra, bütün
zamanları, Allahü teâlânın zikri ile geçirmelidir. Şeriate ne kadar çok
yapışılırsa, Onu anmanın lezzeti artar. Şeriate uymakta, gevşeklik, tembellik
arttıkça, o lezzet de azalır ve kalmaz olur. İslâm düşmanlarının yalanlarına,
iftirâlarına aldanıp da, onların tuzaklarına düşmemeye çok dikkat etmelidir.
İhlâs ile yapılmayan ibâdetin faydası olmaz, sevabı olmaz. İhlâs, her şeyi
yalnız Allah rızası için yapmaktır. İhlâs, Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyi
sevmemekle, yalnız Onu sevmekle, kendiliğinden hâsıl olur. Kalbin yalnız Onu
sevmesine (Kalbin tasfiyesi), (Kalbin itmînânı) veya (Fenâ fillâh) denir.
Kalbin itmînâna kavuşması, ancak Onu çok hâtırlamakla, büyüklüğünü, nîmetlerini
düşünmekle olacağını, Ra'd sûresinin yirmisekizinci âyeti bildirmektedir.
İnsanda, akıl, kalb ve nefis denilen üç kuvvet vardır. Aklın ve nefsin yeri
dimâğdır. Kalbin yeri yürektir. Akıl, mektep dersleri, fen bilgileri, sanat
hesapları, mal sahibi olmak, âhireti kazanmak yolları gibi şeyleri düşünür.
İsterse düşünür. İstemezse düşünmez. Aklın bu düşünceleri ve insanın bunlara
kavuşmak için çalışması câizdir. Hattâ, çok sevap olur. Bunların kalbe sirâyet
etmeleri zararlıdır.
Nefis, dâimâ haramları, zararlı şeyleri yapmayı düşünür. Kalbin kendinde hiç düşünce yoktur. Onu aklın ve nefsin ve his uzvlarından dimâga ve dimâgdan kalbe ulaşan haram şeylerin düşünceleri gelerek, hasta yapar. Kalbi bu hâtaralardan kurtarmak güçtür. Bu düşünceler gelmezse Allahü teâlâyı hâtırlar, düşünür. Yâni kalb, hiç düşüncesiz kalmaz. Kalbin Allahü teâlâyı hâtırlaması, ismini çok söylemekle veya bir velîyi severek görmekle olur. Bir velîyi bulamazsa, ismini işittiği bir velînin hayatını okuyup öğrenir, onu çok sever. Ona (Râbıta) yapar. Yâni hep onu düşünür. Bir velîyi görmek, Allahü teâlâyı hâtırlamaya sebep olacağı hadis-i şerifte bildirilmiştir.