Evliya kınından çekilmiş kılıç gibidir
16/07/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Dil uzatan, sıkıntı
veren kimseyi evliya affetse bile, Allahü teala affetmez ve cezasını mutlaka
verir."
Mevlâna Alâeddîn Âbizî
hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Afganistan'da doğdu. 1486 (H.892)
senesinde Herat'ta vefat etti. Herat’ta zahiri ilimleri tahsil etmekle meşgul
iken, evliyanın büyüklerinden Sa'deddîn-i Kaşgârî hazretlerini tanıdı ve
sohbetlerinde yetişti.
Mevlâna Alâeddîn
hazretleri, sohbetlerinde kendinden bir şey söylemez, daha çok hocalarından ve
diğer büyüklerden naklederek konuşurdu. Kendisine dervişlikten sorulduğunda
buyurdu ki: "Size mezarda faydası olmayacak her şeyle alakanızı kesiniz.
Dervişlik, elenmiş ve üzerine hafif su dökülmüş toprağa benzer. Ne üzerine
basanın ayağını incitir, ne de o ayağa toz bulaştırır. Bu tarif, dervişliğin
kendisinin değil, sıfatının tarifidir. Hakikatte dervişlik, her zaman ve her
işinde Allahü tealayı unutmamaktır." Talebeye lazım olan edep nedir?
denildiğinde; "Talebeye üç şey çok lazımdır: Birincisi; her an abdestli
bulunmak. İkincisi; bulunduğu hâli çok iyi korumak. Üçüncüsü de; yiyip
içtiğinin helalden olmasına dikkat etmektir." buyurdu. "Zahiri ve batıni
bütün saadetlerin, rahatlıkların hepsi, Resûlullah efendimize tabi olmakla ele
geçer. Ona uymak nisbeti ne ise, huzur ve saadet de o nisbettedir. Bu yolda
ilerlemek, kabiliyet, gayret ve isteğin bir araya gelmesiyle mümkündür."
buyurdu. Kulluk hakkında da: "İnsanoğluna verilen mükellefiyet ve
mesuliyet, mahluklardan hiçbirine verilmemiştir. İnsanın, bazı ibadet ve
taatları yapmasıyla iş bitmez. Bunlarla beraber, kulluğa sımsıkı sarılmak, söz
söylemekte, yemek yemekte, hatta etrafına bakınmakta fevkalade dikkati
gerektirir. Çünkü, her söz ve hareketinden mesuldür, hepsinden Allahü tealaya
hesap verecektir." Sık sık şöyle derdi: "Allahü tealadan gafil
olmayan, onu unutmayan Cennettedir."
"Bir gün Alâeddîn Âbizî'nin gönlünden; "Allah adamlarına dil uzatanlar niçin helak olurlar?" düşüncesi geçti. Bu düşünceler içinde iken sohbet ettiği Abdülkebîr-i Yemenî hazretleri onun bu hâlini anlayıp; "Ey Alâeddîn kardeşim! İki tarafı çok keskin olan bir kılıcı, kabzasından duvara sağlam bir şekilde yerleştirseler, gafil bir kimse de süratle gelerek o kılıca kendisini çarpsa ve boynu kopsa, o kılıcın ne kabahati vardır. Evliya çekilmiş kılıç gibidir. Ona çarpan helak olur. Evliyaya dil uzatan, o kılıca çarpan kimse gibidir. Evliyaya dil uzatan, sıkıntı veren kimseyi evliya affetse bile, Allahü teala affetmez ve cezasını mutlaka verir." buyurdu.