"Allah beni affetmez" demek doğru değildir

19/11/2024 Salı Köşe yazarı R.A

“Hak teâlâ buyurdu ki: Kulumun, günâhı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim.”

 

 

 

Günâhım çok, ne yapsam, Allahü teâlâ beni affetmez demek doğru değildir. Çünkü Cenâb-ı Hak, tövbe edilen her günâhı affeder. Bir kâfir, küfrüne tövbe ederse, mümin olur, bütün günâhları affolur. Bir mümin de, Allah’a şirk koşsa, sonra pişmân olup tövbe etse, Allahü teâlâ affeder. Tövbe edince, çok büyük de olsa günâh affolur. Tekrâr günâh işleme ihtimâlinden dolayı, tövbe etmemek doğru değildir; tekrâr günâh işlerim korkusu ile tövbeden vazgeçmemelidir!

 

“Hak teâlâ buyurdu ki: Kulumun, günâhı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim.” [Tirmizî]

 

Tövbenin kabûl olması için, namaz borcu ve kul hakkı olmaması da lâzımdır. Bir namaz borcu olan, bunu kazâ etmedikçe, onun tövbesi kabûl olmaz. Meselâ içkiye tövbe eden kimse, namaz borcu veya kul hakkını ödemedikçe, tövbesi kabûl olmaz. Tövbesi kabûl olmaz demek, meselâ namaz borcu olan bir kimse, “Yâ Rabbî, kılmadığım namazlar için tövbe ettim, bunları affet” derse, kazâ etmedikçe affedilmez, yani bu tövbesi kabûl olmaz. Bunun gibi, üzerinde kul hakkı olan bir kimse, “Yâ Rabbî, kul haklarımı affet” derse, hak sâhiplerinin hakkını ödemedikçe, helâlleşmedikçe, yine kul hakları affedilmez, yani bu tövbesi kabûl olmaz.

 

Burada “affedilmez” demek, “hiç affa uğramaz, doğruca cehenneme gider” demek değildir. Âhirette de, helâlleşme olacaktır. Hak sâhibi, âhirette hakkını helâl ederse, mesele kalmaz. Helâl etmezse, hakkı kadar sevaplar alınıp, hak sâhibine verilir. Böylece, kul borcu olanın, sevapları azalmış olur. Sevapları yoksa, hak sâhibinin günâhlarını, yüklenmek zorunda kalır. Namaz borcu olan da, affa veya şefâate kavuşarak Cennete gider. Affa veya şefâate kavuşmazsa, kabirde, mahşerde çektiği sıkıntılar günâhlarına keffâret olur.

 

Tövbe eden kimse, hiç günâh işlememiş gibi olur. Bir hadîs-i şerîf meâli şöyledir:

 

“Allahü teâlâ, tövbe edenin günâhlarını, yazıcı meleklerine unutturduğu gibi, kulun kendi organlarına ve dünyâda bunu bilenlere de unutturur. O kimse, Allahü teâlâya kavuşunca, artık günâhı sebebiyle aleyhine şahitlik edecek kimse kalmaz.” [İbn-i Asâkir]

 

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

 

“Kâfir, Allahü teâlânın rahmetinin çokluğunu bilse, Cennetten ümit kesmezdi.” [Müslim]

 

“Allahü teâlâ, günâhını, affından büyük görene şiddetli gazap eder.” [Deylemî]

 

“Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Cehennemden çıkar.” [Tirmizî]

 

“İyilik ve ibâdet edene büyük ecir verileceğini müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” [Şir’a]

 

“İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin.” [Beyhekî]

 

“İhlâsla "Lâ ilâhe illallah" diyen Cennete girer.” [Beyhekî]