“Duâ aynı duâ, ama ağız aynı ağız değil!"
21/09/2022 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Azîz Mahmud Hüdâyî hazretleri
devrinde bir kimsede kimyâ ilmine karşı bir merak uyanır.
"Bunu kimden
öğrenebilirim?" diye düşünür.
Azîz Mahmud Hüdâyî
hazretlerini tavsiye ederler.
O da, koşar bu zâta.
“Efendim, bana kimyâ
ilmini öğretir misiniz?” der.
Büyük velî;
“Olur,
öğretirim” buyurur.
Ve yanındaki asmadan
bir yaprak koparır.
Üzerine bâzı duâlar
okur.
Adam, pürdikkat izler.
Ve görür
asma yaprağının altına döndüğünü!
Ricâ eder:
“O duâyı tekrar eder misiniz?”
O da “Peki” der,
tekrar eder.
Bir daha, bir daha...
Adam, ezberler o
duâyı.
Asmadan bir yaprak
koparır.
Üzerine o duâyı okur.
Ama yaprak, yine
yapraktır.
Bir yaprak daha
koparır.
Okur duâyı, netice
değişmez.
Mahçup olup der ki:
Ben de aynı duâyı okudum.
Neden olmuyor acaba?”
Büyük velî buyurur ki:
“Duâ aynı duâ, ama ağız aynı ağız değil. Önce nefsini temizlemelisin evlâdım. Nefsi kimyâ etmeden bu ilme kavuşulmaz. Nefis 'altın' olmadan, bu yaprak 'altın' olmaz.”