Kur'ân-ı kerimi okumak ve ona hürmet etmek...
14/05/2021 Cuma Köşe yazarı V.T
Kur'ân-ı kerim okumasını öğrenen kimseler, Kur'âna hürmet etmesini de
öğrenmelidir.
Ebü’l-Hüseyn Muhammed Malatî hazretleri kıraat ve fıkıh âlimidir.
Malatya’da doğdu. Harran, Antakya ve Halep gibi şehirlerde çeşitli âlimlerden
kıraat okudu. Sonra Filistin’de Askalân’a yerleşerek burada talebe yetiştirdi
ve 377 (m. 987)’de vefat etti. Buyurdu ki:
Kur'ân-ı kerim okumasını öğrenen kimseler, Kur'âna hürmet etmesini de
öğrenmelidir. Kur'ân-ı kerim Allahü teâlânın kelâmıdır, sıfatıdır, kadîmdir.
Ağızdan çıkan harfler, ateş demeye benzer. Ateş demek kolaydır. Fakat ateşe
kimse dayanamaz. Bu harflerin manaları da böyledir. Bu harfler, başka harflere benzemez.
Bu harflerin manaları meydana çıksa, yedi kat yer ve yedi kat gök dayanamaz.
Allahü teâlâ kendi sözünün büyüklüğünü, güzelliğini bu harflerin içine
saklayarak insanlara göndermiştir.
Kur'an-ı kerimi okumadan evvel, bunu söyleyen Allahü teâlânın büyüklüğünü
düşünmelidir. Kimin sözü söyleniyor, ne tehlikeli iş yapılıyor düşünmelidir.
Kur'ân-ı kerime dokunmak için, temiz el lâzım olduğu gibi, onu okumak için de,
temiz kalb lâzımdır. Bunun içindir ki, İkrime, mushafı açınca kendinden
geçerdi. Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur'ân-ı kerimin büyüklüğünü
anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve
yarattıklarını düşünmek lâzımdır. Bütün mahlûkatın sahibi, hâkimi olan bir
zâtın kelâmı olduğunu düşünerek okumalıdır.
Okurken başka şeyler düşünmemelidir. Bir kimse, bir bahçeyi dolaşırken,
gördüklerini düşünmezse, o bahçeyi dolaşmış olmaz. Kur'ân-ı kerim de,
müminlerin kalblerinin dolaşacağı yerdir. Onu okuyan, ondaki acâiplikleri ve
hikmetleri düşünmelidir.
Her kelimeyi okurken manasını düşünmeli ve anlayıncaya kadar tekrar
etmelidir. Lezzet bulunca da, tekrar etmelidir. Peygamberimiz, bir gece sabaha
kadar “İn-tüazzibhüm” âyetinin tamamını tekrar buyurmuştur. Kur'ân-ı kerimin
manasını anlamak çok güçtür. Kur'ân-ı kerimin manasını üç kimse
anlayamaz:
Arabî ilimleri iyi bilmeyen ve zâhirî tefsîri okumayan. Büyük bir günahı yapmaya devam edenler veya Ehl-i sünnet âlimlerinin îman ve îtikatlarına uymayıp kalbi kararmış olanlar... Ehl-i sünnet îtikatını zâhir ve görünüş manasına göre kabul edip, bundan başka kalbe gelen şeyden nefret eden kimse, bu zâhir manadan ileri geçemez.