“Ey âdemoğlu! Âhireti sanki unutmuş gibisin”
22/10/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Her gün dünyâ ile meşgûl
olursun, onun geçici ve aldatıcı güzellikleri ile oyalanırsın!"
Muhammed bin Abdülhâlık Dîneverî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Dördüncü hicri asırda yaşadı. İran’da Dînever’de doğdu.
Tasavvuf yolundakilere âit ilimlerde bilgisi çok fazla idi. Medîne-i münevvere
ile Şam arasında bulunan ve Vadi-il-kurâ denilen yerde iki sene ikamet etti.
Sonra Dinever’e döndü ve orada vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Küçüklerin, büyüklerle beraber olmak, onların sohbetinde
bulunmak arzuları, akıllılıktır. Büyüklerin, küçüklerin sohbetine rağbet etmesi
de, zelîllik ve ahmaklıktır.”
“Tasavvuf yolunda bulunan bazılarının üzerlerinde kıymetli
elbiselerin bulunması seni şaşırtmasın. Onlar bâtınlarını (içlerini) iyice
temizlemeden evvel, gördüğün o kıymetli ve süslü elbiseleri giymezler.”
“Nefsini hayırlı şeylerle meşgûl eyle. Aksi hâlde o seni kötü
şeylerle meşgûl eder.”
"Evliyâ, bütün gizliliğine ve tanınmamasına rağmen bir
lâmba gibidir. Etrâfını aydınlatır, insanlar, kendilerine gelen birçok faydalı
şeyin onun sebebi ve hürmetine geldiğini anlayamazlar. Bunun böyle olduğunu,
çoğu zaman velînin kendisi dahî bilmez.”
“Peygamberler, peygamberlere tâbi olup izlerinde yürüyenler,
muhabbet ehli olup, Allahü teâlâyı ve O’nun 'Seviniz' buyurduklarını
sevenler, ziyandan kurtulup, nimetlere kavuşmuşlardır.”
“Velîlerden bir zât, şarkta Allahü teâlânın dînine âit bir şey
konuşsa, garbda da bir kimse o velînin sözlerini duyup kabûl etse ve bunlara
tâbi olsa, uysa, nasîbi kadar o velînin nûrundan istifâde eder. Aradaki uzaklık
istifâdeye mâni olmaz.”
“Senin, az amel, nurlu ve parlak bir kalb ile Allahü teâlânın
huzûruna çıkman; çok amel, fakat nursuz bir kalb ile çıkmandan daha
hayırlıdır.”
“Âlimler ve velîler, dünyâ hayâtında hakîkî hâlleri ile zuhur
eylemez (meydana çıkmaz). Ancak ilmî hüviyeti ile zuhur eyler. Ama Allahü
teâlâ, âhirette onları hakîkî hâllerinde gösterecektir.”
“Ey âdemoğlu! Kendi kendine ne kadar insafsız davranıyorsun. Hayâtın boyunca, her gün dünyâ ile meşgûl olursun, onun geçici ve aldatıcı güzellikleri ile oyalanırsın. Fakat her gün bakî olan, hakîkî saadet ve sonsuz nimetler yeri olan Cennete davet olunursun. Cennete hiç itibâr etmezsin. Dünyâyı bir tarafa itip, âhirete yönelmedin. Hiç olmazsa ikisini aynı seviyede tutup ona göre hareket etseydin. Sen ise âhireti sanki unutmuş gibisin.”