Hazreti Ali: "Benden istediğinizi sorunuz!"
23/10/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Ehl-i sünnet âlimleri
tefsîr ve hadis bilgisini, dört halîfe içinden, en çok Hazreti Ali'den
almıştır.
Şehâbeddin Sivâsî
hazretleri tefsir âlimi ve Zeyniyye tarikatı şeyhlerindendir. Sivas’ta doğdu.
Burada ilim tahsilinden sonra İzmir’in Ayasuluk (Selçuk) ilçesine giderek
Zeynüddin Hâfî’nin halifesi Ayasuluklu Şeyh Mehmed Efendiye intisab etti.
Zeyniyye icazeti alarak talebe yetiştirdi. 860 (m. 1456)’da orada vefat etti.
"Uyûnü’t-tefâsîr” adlı eseriyle tanınır. Bu kitabında şöyle buyuruyor:
Ehl-i sünnet âlimleri
tefsîr ve hadis bilgisini, dört halîfe içinden, en çok Hazreti Ali'den
almıştır. Çünkü, üç halîfe önce vefât etti. Hazreti Ebû Bekir, ilk îmana
geldiği, dîni yaymakla vakit geçirdiği, ahkâm-ı islâmiyyeyi ve Müslümanların
işlerini yapmaya uğraştığı için, kendinden gelen haberler az oldu. Bundan
dolayı, Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğu, bilgilerini Hazreti Ali'den aldı.
Hazreti Ali "Benden istediğinizi sorunuz! Her âyet, gece
mi, gündüz mü geldi, harbde mi, sulhde mi, ovada mı, dağda mı geldi bilirim"
buyurdu. "Her âyetin ne için geldiğini bilirim. Her âyetin mânasını
sordum, öğrendim, ezberledim, anlatırım. Bana sorun" buyurdu. Abdullah
ibni Mes'ûd hazretleri buyurdu ki: (Kur'ân-ı kerim, yedi harf, yâni yedi
lügat üzerine geldi. Her harfinin iç ve dış mânaları vardır. Bu mânaların hepsi
Ali'dedir.)
Ehl-i sünnet âlimleri
tefsîr ve hadis-i şerif bilgilerini, imam-ı Ali'den, Hazreti Hasan ve
Hüseyin'den ve Selmân ile Ebû Zer'den öğrendikleri gibi, Eshâb-ı kirâmın
hepsinden de aldı. Çünkü, hepsi yüksek idi, âdil idi. Ebû Amr bin Salâh (Marifet-ül
hadis) kitabında ve Yahyâ bin Şeref Muhyiddîn Nevevî (İrşâd) kitabında
buyurdular ki: Resûlullahın vefâtında, yüzyirmidört bin Sahâbî vardı.
Bunların hepsi yüksek ve âdil idi.
Ebû Sa'îd Hudrînin
bildirdiği hadis-i şerifte, (Eshâbımı kötülemeyiniz! Uhud Dağı kadar
altın sadaka verseniz, Eshâbımdan birinin yarım müd' arpa sadakasının sevabına
kavuşamazsınız!) buyuruldu. [Bir müd' 875 gramdır.] Resûlullahın
huzuruna, sohbetine yetişmenin faydası böyle idi.
Eshâb-ı kirâmın hepsi müctehiddir. O harblerde, ictihâdlarına uygun davranmaları vâcib idi ve öyle yaptılar. İmâm-ı Muhammed bin Muhammed Gazâlî buyurdu ki: İmam-ı Hasan'in ve İmam-ı Hüseyin'in nasıl şehit olduklarını ve Eshâb-ı kirâm arasındaki muhârebeleri anlatmak, yazmak haramdır. Çünkü, Eshâb-ı kirâmdan herhangi birini kötülemeye, sevmemeye sebep olur. Dîn-i islâmı, sonradan gelenlere ulaştıran, onların hepsidir. Onlardan birini kötülemek, İslâmiyeti kötülemek, dîni yıkmak olur.