Ramazân-ı şerifin fazileti...
11/04/2022 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Bu
ay, fakîr-fukarâ, garip-gurebânın karınlarının doyduğu, muhtaçların
yüzlerinin güldüğü bir aydır.
Dört gözle
beklediğimiz, ayların sultânı olarak bilinen “Ramazân ayı” geldi ve ilk
üçte biri de geçti. Bugün Ramazân ayının 10’u; ayın bitmesine 20 gün
kaldı.
Bu ayda oruç tutan ve
tevbe edenlerin günâhları yanar, yok olur. Nitekim, Sahîh-i
Buhârî’deki bir hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: “Bir kimse,
Ramazân ayında oruç tutmayı farz (yanî vazîfe) bilir ve orucun sevâbını, Allahü
teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.” Demek ki orucun
müjdelenen faydalarına kavuşabilmek için, bu ibâdetin Allah’ın emri olduğuna
inanmak ve sevâp beklemek lâzımdır.
Bilindiği üzere,
Ramazân ayı, Kur’ân-ı kerîmin inmeye başladığı aydır. Nitekim
Kur’ân-ı kerîmde: “O Ramazân ayı ki, onda Kur’ân indirilmiştir…” (Bakara,
184) buyurulmuştur.
Yine bu ay, İslâmın
beş şartından biri olan oruç ibâdetinin yapıldığı aydır.
Ramazân ayı,
günâhların affolunduğu, tevbelerin kabûl olunduğu, sevâbların ve günâhların
katlandığı bir aydır.
Bu ay, bereket
ayıdır. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda,
farz yapmak gibidir... Bu ayda, bir farz yapmak ise, başka
aylarda yetmiş farz yapmak gibidir.
İslâm âlimlerinin
büyüklerinden olan İmâm-ı Rabbânî’nin de buyurduğu
gibi: "Ramazan-ı şerîf ayında nâfile olarak kılınan namaz, yapılan
zikir, verilen sadaka ve diğer bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâb, başka
aylarda yapılan farzlara verilen sevâp gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka
aylarda yapılan yetmiş farz gibidir...” Bu husûs, hadîs-i şerifte
bildiriliyor; ne büyük bir ihsân-ı İlâhîdir.
Bu ay, fakîr-fukarâ,
garip-gurebânın karınlarının doyduğu, muhtaçların yüzlerinin güldüğü bir aydır. Çünkü
bu ayda iftârlar verilmekte, yardım kolileri dağıtılmakta, zekâtlar
ve sadaka-i fıtırlar verilmekte, ihtiyâcı olanların ihtiyaçları
karşılanmaktadır.
Burada hemen, büyük
sahâbî Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh)’in naklettiği,
Peygamber Efendimizin, Şâban ayının son günü îrâd buyurduğu bir hutbesini
hâtırlayalım:
“Ey müslümanlar!
Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece, ki bu
Kadir gecesidir, bin aydan daha hayırlıdır, faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda,
her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da
sünnettir.
Bu ayda, Allah için
ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz
yapmak, başka aylarda yetmiş farz yapmak gibidir.
Bu ay, sabır ayıdır.
Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır.
Bu ayda mü'minlerin
rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftâr verirse, günâhları affolur.
Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da
sevâp verilir.”
Resûlullahın bu
hutbesini dinleyen Eshâb-ı kirâm dediler ki:
“Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluyu doyuracak kadar zengin değiliz. Biz bu büyük sevâptan mahrûm mu kalacağız?” [Bu suâlin cevâbını, sizlere yarın arz edelim inşâallah.]