Dört önemli tavsiye!
12/04/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Bu ayı, âhıreti
kazanmak için bir fırsat bilip, bu ayda elden geldiği kadar ibâdet etmeli,
Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır.
Peygamber
Efendimiz, Şâban ayının son günü îrâd buyurduğu bir hutbesinde: “Bu
ayda, bir oruçluya iftâr vermenin büyük sevâbı”nı anlatınca, Eshâb-ı kirâm:
“Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluyu doyuracak kadar zengin değiliz. Biz,
bu büyük sevâptan mahrûm mu kalacağız?” diye suâl etmişlerdir.
O, Eshâbına şöyle
cevap vermiştir:
“Bir hurma ile iftâr
verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikrâm edene de bu sevap
verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve
mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır. Bu ayda, emri altında
olanların [yâni işçilerin, me'mûrların, askerlerin ve talebenin] vazîfesini
hafîfletenleri [meselâ patronları, âmirleri, kumandanları ve
müdürleri] Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır.”
Peygamber Efendimiz,
hutbesine devâmla şöyle buyurmuştur:
“Bu ayda, şu dört şeyi
çok yapınız! Bunun ikisini, Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelîme-i şehâdet
söylemek ve istiğfâr etmektir. Diğer ikisini de, zâten her zaman yapmanız
lâzımdır. Bunlar da, Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden O'na
sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz
kalmayacaktır.”
Oruç tutmak, biz ümmet-i
Muhammed’e, Peygamber Efendimizin hicretinden 18 ay sonra, Şabân
ayının 10. günü, Bedir gazâsından da bir ay önce farz oldu.
Bakara sûresinin 183.
âyet-i kerimesinde: “Ey îmân edenler! Oruç, sizden öncekilere farz
kılındığı gibi, size de farz kılındı; umulur ki takvâ ehli olursunuz” buyurulmuştur.
İslâmın 5 şartından
dördüncüsü, mübârek Ramazân ayında; akıllı, bülûğa ermiş, erkek ve
kadın her Müslümânın her gün oruç tutmasıdır.
Bu ayı, âhıreti
kazanmak için bir fırsat bilip, bu ayda elden geldiği kadar ibâdet etmeli,
Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır.
Tabîî ki, her şeyden
önce, i'tikâdı düzeltmelidir. Ehl-i Sünnet âlimlerinin bildirdikleri
i'tikâdı öğrenmek ve buna göre inanmak lâzımdır. İ'tikâd düzgün olmazsa,
tutulan oruçların, yapılan diğer ibâdetlerin bir fâidesi olmaz. Çünkü, i'tikâdı
bozuk olanların, muhakkak Cehenneme gidecekleri hadîs-i şerîfte
bildirilmiştir. Bunun için, Ehl-i Sünnet âlimlerinin yazdıkları “İlmihâl” kitaplarını
alıp okumalı, doğru îmânı, harâm ve helâl olan şeyleri öğrenmeli, bütün
ibâdetleri bunlara göre yapmaya çalışmalı, harâmlardan da sakınmalıdır. Kıymetli
zamanlarda bu bilgileri okumak, öğrenmek, nâfile namazdan ve diğer bütün nâfile
ibâdetlerden çok daha kıymetlidir.
Husûsen bu ayda,
Allahü teâlânın gazabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden,
harâmlardan sakınmak, îmân, ibâdet bilgilerini, harâmları öğrenmek, kul
haklarından sakınmak, varsa helâlleşmek, günâhlardan tevbe etmek lâzımdır.
Allahü teâlâ, şartlarına uygun yapılan tevbeleri kabûl edeceğini va'detmiştir. Böyle mübârek ayları, gün ve geceleri fırsat bilip, çok çok tevbe-istiğfâr etmeli, affedilmek için, Cenâb-ı Hakk’a yalvarmalıdır.