"Sevdiklerimi sevdin mi?"
24/09/2022 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü
Dostun sevdiği kimseler, insana güzel görünür. Düşmanlar da, çirkin görünür...
Sual: Allahü teâlâ
indinde makbul olan, Onun sevdiklerini sevmek ve düşmanlarını sevmemek midir?
Cevap: Bu konuda
Muhammed Masûm Fârûkî hazretleri buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, Musa
aleyhisselama;
-Ya Musa! Benim için
ne amel yaptın? diye sual etti. O da;
-Ya Rabbi! Senin için
namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve ismini çok zikrettim, diye arz
edince, Allahü teâlâ;
-Namaz kılmak, senin
için burhandır. Oruç, seni Cehennemden koruyan kalkandır. Zekât, mahşer günü,
sana gölge yapacaktır. Zikir de, o gün, karanlıkta, sana nur olacaktır. Benim
için ne yaptın? buyurdu. Musa aleyhisselâm;
-Ya Rabbi! Senin için
olan amel nedir? diye arz edince Allahü teâlâ;
-Sevdiğim kulumu benim
için sevdin mi ve düşmanımı düşman bildin mi? buyurdu.
Musa aleyhisselam,
Allahü teâlânın sevdiği amelin, Onun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek
olduğunu anladı.
Görülüyor ki,
sevgilinin sevdiklerini sevmek ve düşmanlarına düşman olmak, sevginin
alametidir. Bu dostluk ve düşmanlık, seven kimsenin elinde değildir.
Kendiliğinden hasıl olur.
Dostun sevdiği
kimseler, insana güzel görünür. Düşmanlar da, çirkin görünür. Bir kimse,
birisini seviyorum deyince, onun düşmanlarını düşman bilmedikçe, buna
inanılmaz. Münafık olduğu anlaşılır. Abdüllah-i Ensârî hazretleri buyuruyor ki:
“Ebül-Hüseyn bin
Sem'ûn, bir gün hocam Muhammed Husrîyi incitmişti. O günden beri onu
sevmiyorum. Bir kimse, üstadını incitir, sen de o kimseye darılmaz isen,
köpekten aşağı olursun.”
Allahü teâlâ, Mümtehine
sûresinde buyuruyor ki:
(İbrahim aleyhisselâm
ve Eshâbı, kâfirlere, biz sizden ve putlarınızdan uzakız. Size inanmıyoruz.
Sizin, bir olan Allaha inandığınızı anlayıncaya kadar, aramızda düşmanlık
olacaktır dediler. Bunların bu güzel halleri, size nümune olmalıdır.)
Sonraki âyet-i
kerimede meâlen;
(Allahü teâlâya ve
ahiret gününe inananlara, burada güzel nümune vardır) buyurmaktadır.
Demek ki, sevgilinin
düşmanlarını sevmemek lazımdır. Resûlullah efendimizin sohbetine kavuşmakla
şereflenenler, birbirlerini çok severlerdi. Birbirlerine değil, kâfirlere
düşman idiler. Fetih suresinin 29. âyet-i keremesinde meâlen;
(Kâfirlere düşman, birbirlerine merhametli idiler) buyuruluyor. Bu âyet-i kerime, sözümüzü isbat etmektedir.”