“Kötülenecek biri varsa, o da benim!..”
26/10/2020 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Silsile-i aliyye denilen büyüklerden Abdullah-ı Dehlevî hazretleri,
seyyiddir.
Bir hâkim komşusu vardı.
Ama bu büyük zâtı sevmiyordu.
Aleyhinde konuşuyordu.
Gıybetini yapıyordu.
Bir gün, bir suçtan hapse düştü!
Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, bunu işitince çok üzüldü!
Gayret etti, çalıştı, uğraştı.
Ve çıkardı onu hapishâneden.
O kimse de insafa geldi.
Tövbe istiğfâr etti.
Ve talebesi olmakla şereflendi.
● ● ●
Bu zât, mürşid-i kâmil idi.
Yâni kâmil bir mürşit idi.
İnsanlarla sohbet ediyordu.
Ve kalblerine feyiz veriyordu.
Yanında dünyâ kelâmı edilmezdi.
Zîra buna müsaade etmezdi.
Hele ki, gıybet eden olursa.
İzin vermez ve ânında sustururdu.
Bununla da kalmaz;
“Kötülenecek biri varsa, o da benim” buyururdu.
Sevdiklerine derdi ki:
“Gıybet büyük bir günahtır.
Cezâsı da, çetin ve ağırdır.”
Bir gün ziyâretine geldiler.
Ve Sultân'ın gıybetini yaptılar.
O gün de oruçluydu mübârek.
O gıybet yapana döndü.
“Ben, bugün oruçluydum.
Ama sevâbı gitti” buyurdu.
O kimse hayret edip;
“Ama efendim, siz kimseyi gıybet etmediniz ki” dedi.
Büyük velî buyurdu ki:
“Evet, ama gıybeti dinledim.
Dinleyen de günâha ortaktır.”