En çok düşmanı olan kimdir
En çok düşmanı olan kimdir
En çok düşmanı olan Allahü teâlâdır! Bir gün Musa
aleyhisselam, insanların konuşmalarından bıkmış, (Yâ Rabbi, n'olur bu
insanlar benim hakkımda konuşmasın) diye dua etmiş. Allahü teâlâ
buyurmuş ki: (Yâ Musa, senin istediğin o şeyi ben, kendim için bile
yapmadım. Görmüyor musun, duymuyor musun, benim hakkımda neler konuşuyorlar.)
Peygamber efendimiz Allahü teâlânın habibi idi, âlemlere rahmet idi. İnsanları
Cennete davet için, Cehennemden sakındırmak için en acı sıkıntıları çekti. Ona
akla hayale gelmeyecek iftiraları yaptılar, hâşâ, sihirbaz dediler, hâşâ,
mecnun dediler, hâşâ, şair dediler, hâşâ, hanımı Âişe validemize iftira
ettiler, çok eziyet ettiler, yollarına dikenler döşediler. Allah’ın Habibi ile
savaştılar. Halbuki O rahmet-i ilahi idi, insanlar yanmasın diye adeta
çırpınıyordu. (Bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı) buyuruyordu.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan
kimse, onu affedinceye kadar, Allahü teâlâ onu Cehennemde bırakır.) [Ebu
Davud]
Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
(Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allah’ın âyetlerine
inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların tâ kendileridir.) [Nahl 105]
İkinci binin müceddidi, hadis-i şerifle müjdelenen imam-ı Rabbani hazretlerine
yaptıkları eziyet ve diğer iftiraların yanı sıra ne dediler biliyor musunuz,
Serhend cahili dediler, bu isimle de yazılar yazıp dağıttılar.
Resulullahın vârislerinin istisnasız hepsi de aynı eziyet ve sıkıntılarla
karşılaşmışlar, çeşitli iftiralara maruz kalmışlardır. Hatta ibni Abidin
hazretleri, hocası Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerine yapılan iftiralara
dayanamayıp, iftiracılara ve onlara inananlara bir reddiye risâlesi yazdı. Bu
risâleye de Sell-ül-Hüsâmü'l-Hindi li-Nusreti Mevlânâ Şeyh Hâlid Nakşibendi
ismini verdi.
İmam-ı Gazali hazretleri de iftiralara maruz kalan büyüklerdendir. Felsefeciler
ve bid’at ehli olanlar, hâlâ bu büyük imama iftiralarına devam
etmektedirler.
Kim Peygamber efendimize çok benzerse o derece, bu sıkıntılar, bu iftiralar
başına gelir. Bunlar, bu yolun şânındandır. Eden kendine eder. Allahü teâlâ
kimi azaba atmak isterse büyüklerin üstüne salar, yani o insanlar büyüklere dil
uzatır. Yaradılışında said olanlar kesinlikle büyüklere dil uzatmazlar. Başka
günahları olabilir ama büyüklere dil uzatmazlar.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şeyh-ul-islam Abdüllah-i Ensari Hirevi, "Yâ Rabbi! Dostlarını öyle yaptın
ki, onları tanıyan sana kavuşuyor ve sana kavuşmayan, onları tanımıyor"
buyuruyor. Bu büyüklere düşmanlık etmek, sonsuz ölüme sürükleyen bir zehirdir.
Onları incitmek, sonsuz felaketlere sebep olur. Allahü teâlâ bu belaya
düşmekten korusun! Şeyh-ul-islam yine buyurdu ki, "Yâ Rabbi, Her kimi
felakete düşürmek istersen, onu bizim üzerimize atarsın." (1/106)
Peygamberlerden başka herkes günah işler. Allahü teâlâ sevdiği kullarının
günahlarının cezasını ahirete bırakmaz. Çünkü günah suçtur. Karşılığı cezadır.
Dünyada üç sıkıntı verir:
1- Hastalık verir. Sabrederse affeder. Sebeplere yapışmak ve geleni
Allah’tan bilmek lazımdır. Ve ne maksatla geldiğini bilerek şükretmeli.
2- Günahların affı için ikinci yol maddi sıkıntıdır. Borçlu olmaktır.
Borçlarını ödemek için çekilen sıkıntılardır. Bu da günahların affına sebeptir.
3- İnsanların yalan ve dedikodu ve iftiralarıyla haksız olarak
iftiraya uğramaktır.
Dil uzatılırsa
Sual: Herhangi bir İslâm âlimine veya herhangi bir sahabiye dil
uzatılsa, biz de sussak günaha girer miyiz?
CEVAP
Eshab-ı kiramın her biri ve herhangi bir İslam âlimi hepimizin üstadıdır.
Onlara dil uzatılınca üzülmemiz gerekir. Üzülmemek çok çirkin bir iştir. İmanın
esası olan hubbi fillah ve buğdi fillaha zıttır. Şeyh-ul İslam Abdullah-ı
Ensari hazretleri buyuruyor ki: (Bir kimse, üstadını üzer de, o da bu kişiye
karşı kalben kızmaz ise, köpekten aşağı olur.)
Mümkünse böyle kimselere gerekli cevabı vermeli, değilse, kalben onu
sevmemelidir.