Vehhâbî zihniyetliler, Muhyiddin-i Arabî, Mevlana Celaleddin-i Rumî ve Hallac-ı Mansur gibi evliya zatlara neden kâfir diyorlar?
Enel Hak ateşi
CEVAP
(Kişi, bilmediğinin düşmanıdır) derler. Tasavvufu, evliyalığı
bilmedikleri ve onların hâllerine sahip olmadıkları için, hemen o büyük zatlara
kâfir damgasını basıyorlar. Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanların,
Vehhâbîliğe uymayan inanışlarına da şirk damgası vuruyorlar. Mesela, (“Allah
göktedir” demeyen kâfirdir) diyorlar. Hâlbuki böyle diyenin kâfir
olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılıdır.
Tarih boyunca gayrimüslimlerden evliya çıkmadığı gibi, Vehhâbîlerden,
mezhepsizlerden ve İbni Sebecilerden de evliya çıkmamıştır ve çıkması da mümkün
değildir. Çünkü Ehl-i sünnet olmayan evliya olamaz.
Özellikle vahdet-i vücud sahibi evliya zatlar, Allah aşkıyla kendilerinden
geçince, yadırganacak sözler söylemişlerdir. Bunların, o an aklı başlarında
olmadığı için, mazur olduklarını Ehl-i sünnet âlimleri bildirmektedir. İmam-ı
Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
Tasavvuf ehlindeki hâller ve marifetler, muhabbetin fazla olmasından hâsıl
oluyor. Allahü teâlânın sevgisi, bu büyükleri o kadar kaplıyor ki, başka
şeylerin ismi ve cismi hatırlarına gelmiyor. Başka bir şey görmüyorlar. İster
istemez, sevgi sarhoşluğuyla, üzerlerini bu hâlin kaplamasıyla, Allah’tan başka
şeyleri yok biliyorlar. [Hallac-ı Mansur’un “Enel-hak” demesi gibi] Allahü
teâlâdan başka bir şey görmüyorlar. (2/42)
Aşk sarhoşluğu içinde söylenen sözlerin en meşhurlarından biri, Hallac-ı
Mansur’un (Enel Hak) sözüdür. (Enel Hak) ne demektir?
İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Enel Hak, (Ben yokum, Hak teâlâ vardır) demektir. (2/44)
Hallac-ı Mansur (Enel-Hak) sözünü, tasavvuf yolcusu iken söylemiştir.
Vefatından sonra yükseldi. (3/75)
Hallac-ı Mansur’un (Enel-Hak) sözü, (Var olan Hak’tır, ben değilim)
demektir. (3/120)
Hallac-ı Mansur’un kelâmı, hâllerin galebe çalmasından dolayı olduğu için,
mazurdur. (3/121)
Hallac-ı Mansur, (Enel-Hak) demekle kendisinin bâtıl değil, hak olduğunu
bildiriyor. (Ben ilahım, ben Allah’ım) demiyor.
Ali Râmitenî hazretleri buyurdu ki: Hallac-ı Mansur zamanında Hâce Abdulhâlık-ı
Goncdüvani’nin talebelerinden biri bulunsaydı, onu teveccühleriyle, içinde
bulunduğu makamdan geçirirler ve idam edilmezdi. [Yani idam olmaya sebep olan,
yanlış anlaşılan o sözleri söylemezdi.] (S. Ebediyye)
Şair diyor ki:
Bak Mansur’un işine, neler geldi başına,
Düşen nasıl kurtulur “Enel Hak” ateşine?