Seferde olana da Ramazan orucu farz mı?
Seferde iken oruç tutmak
CEVAP
Evet. Ama kazaya bırakması caizdir.
Sual: Seferde oruç tutmak gerekmediği halde, Ramazan orucunu tutan
nafile sevabı mı alır?
CEVAP
Seferi olan, Ramazan orucunu tutarsa, farz sevabı alır.
Özürsüz oruç yememeli
Sual: Devamlı şehirlerarasında şoförlük yapanın, oruç tutmaması günah
olur mu?
CEVAP
İşi aksatacak zorluk yoksa Ramazan-ı şerifte oruç tutmak çok sevabdır.
Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ramazanda mazeretsiz bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu
oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]
Şu halde, bir özür olmadan oruç yememeli. Dini bir özrü olanın, orucunu kazaya
bırakması caiz olur. Yolculukta sıkıntı olur, iş aksar veya kazaya sebep olacak
bir durum olursa, kazaya bırakmak caiz olur. Hadis-i şerifte, (Yolculukta [sıkıntı
içinde] oruç tutmak, takva değildir) buyuruldu. (Buhari)
[Yolculuk veya sefer demek, 104 km'den uzak yere gitmek üzere yola çıkmaktır.
Bunlardan daha kısa yola giden seferi olmaz. Burada takva daha çok sevap
kazanmak manasındadır.]
Sual: Yolculukta oruç tutmamaya izin var diye oruca niyetlenmedim.
Saat 11’de uçağa bineceğim için sabah kahvaltımı yapıp yola çıktım. Seferde
oruç tutmamak caiz değil mi?
CEVAP
İmsak vaktinden önce sefere çıksaydınız, oruca niyet etmeyip sefere çıkınca
yiyip içebilirdiniz. Hâlbuki kahvaltı yaptığınız zaman, mukimsiniz ve niyet
etmiyorsunuz, yiyip içiyorsunuz, bu yüzden günah oluyor. Niyet edip oruçlu yola
çıkacaktınız ve o gün o orucu bozmayacaktınız, yani o gün orucu tutmanız
gerekirdi. Niyet etmeden yiyip içtiğiniz için sadece kaza gerekir.
Seferi iken oruç
Sual: İmsak vaktinden sonra sefere çıktığımız için oruca niyet etmiş
oluyoruz. Yani o gün seferde de olsak oruç tutmamız lazım. Ancak, mesela sabah
11’de ABD’ye gitmek üzere uçağa biniyoruz. Devamlı Batı’ya gittiğimiz için gün,
New York’a giderken 7 saat, Los Angeles’ a giderken de 10 saat uzuyor. Bu durumda
ne yapmak lazım?
CEVAP
Oruç tutabilirse sevab kazanır, açlık ve susuzluğa dayanamayıp bozarsa
günah olmaz. Seferdeyken, orucu özürsüz bozana kefaret gerekmez.
Sual: Bir kimse, Ramazan orucunu sefere çıkınca sebepsiz bozsa, kaza
mı kefaret mi gerekir? Mukim iken orucunu bozup sonra sefere çıksa, kaza mı,
kefaret mi gerekir?
CEVAP
Niyetli orucu sefere çıkınca bozmak günahtır. Ama günah işlese de, seferde
bozduğu için kefaret gerekmez. Eğer mukim iken bozup sefere çıksa, kefaret de
gerekir.
Sual: Doğudan batıya uçakla giden oruçlu kimse, orucunu çıktığı
şehre göre mi, yoksa Güneş’in battığı yere göre mi açacaktır? Abduhcu biri;
Kardavî, Hamidullah gibi günümüzde ne kadar mezhepsiz varsa, onların
görüşlerini toplamış. Sonra da, (Benim görüşüm de budur) diyerek
Hamidullah’ın görüşünü tercih etmiş. İslam âlimlerinin bu konuda bildirdikleri
hükümler yok mu? Niye mezhepsizlerden nakil yapılıyor?
CEVAP
Mezhepsiz olmanın şartı, mezhepsizlerden nakildir. Ehl-i sünnet olmanın
şartı da İslâm âlimlerinden nakildir.
İslam âlimlerinin bildirmediği hiçbir husus yoktur. Din eksik değildir. Bu konu
bütün fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. Önce mezhepsizlere bir cevap verelim.
Sonra bu sorunun cevabını kitaplardan naklen bildirelim.
Günümüzdeki mezhepsizler, genelde, Şevkânî, Mevdûdî, Kardâvî, Elbânî gibi
mezhepsizlerin yazılarını yazıp, (Biz şu görüşü tercih ediyoruz) derler.
Onlara uymadıklarını, kendilerinin de görüş sahibi olduklarını bildirmeye
çalışıyorlar. Halkımız bunlara müctehid taslakları diyor.
Necip Fazıl’ın Baidullah dediği Mösyö Hamidullah, İslam’a
Girişisimli bozuk kitabında, fıkıh ilmine aykırı olarak, (Selim
akıl sahipleri, bu durumda Güneş’in batmasını esas almaz, çıktığı şehrin
saatini esas alır) diyor. Bunun yanlış olduğu, bütün fıkıh
kitaplarında açıklanıyor.
Mısırlı Desuki isimli bir mezhepsiz ise, (Güneş’in batması esas alınır)diyor.
Bunu, muteber bir eserden alıp söylemiyor, kendi görüşü olarak söylüyor. Hüküm
doğru, yani fıkıh kitaplarına uygunsa da, kafadan söylediği için dinde muteber
olmaz.
Mezhepsiz Kardâvî de, (Nasslara göre, Güneş’in batması esas alınır)diyor.
Bu da Desuki gibi Nasslardan kendi anladığını ölçü alıyor. Bir fıkıh kitabından
nakletmiyor. Hüküm doğruysa da, nakli esas almadığı için bununki de dinde senet
olmaz.
Ezherli başka bir mezhepsiz ise, (Oruca başladığı saatten itibaren 12
saat sonra, Güneş batmasa da, orucunu açar) diyor. Bunun sallaması da,
Mösyö’nünki gibi isabetsizdir.
Dikkat edilmişse, hiçbiri (Şu mezhepte şöyledir) demiyor. Hepsi kendisini bir
İmam-ı a'zam zannediyor. Birçok hüküm, dört hak mezhepte farklıdır. Hangi
mezhebe göre bildirildiği açıklanmıyor. İslam âlimleri, bir hak mezhebe göre
cevap verirken, bu mezhepsizler, (Biz İslam’a göre cevap
veriyoruz) diyerek, dört mezhebin hak olduğunu inkâr edip, Dört İmam’ın
da İslam’a göre cevap vermediğini vurgulamaya çalışıyorlar.
Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer
ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri buyuruyor
ki:
Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Ancak seferî olanın oruç tutması
farz değildir. Kutuplara giden Müslüman, seferî ise oruç tutmaz. Geriye dönünce
kaza eder. Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan
yerlerde, oruca saatle başlanır ve saatle bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan,
vakitleri normal teşekkül eden, yani gündüzleri 24 saatten az olan bir
şehirdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer ve
Gurer)
Seferde iftar saati
Sual: Oruca niyet edip de sonra başka bir memlekete giden kimse,
iftarını hangi yere göre açar? Yani sahurda niyet ettiği yerin iftar vaktini
mi, yoksa gittiği yerin vaktini mi esas alır?
CEVAP
Bulunduğu yerin vakti esas alınır. Nereye giderse gitsin, bulunduğu yerde
güneş batınca, yani akşam vakti olunca orucunu açar. Otobüste, arabada veya
gemide gidiyorsa, yine bulunduğu yerde iftar vakti olunca orucunu açar. Ama
uçaktaysa üstünden geçtiği şehri esas alamaz, çünkü bir yerin iftar ve namaz
vakitlerinin hesaplanmasında, yükseklik de hesaba katılır. Uçakta Güneş’in
batması çok daha geç olacağı için, iftar vakti de üstünde bulunduğu şehirden
daha sonra olur. Bunun için uçakta olan kimse, güneşin battığını, ufukta
kaybolduğunu görmeden orucunu açamaz.
Görüldüğü gibi, iftar vaktinde, oruç açılan yerin zamanı, yani Güneş’in batması
esas alınır. Saate göre hareket edilmez. Dünyanın hangi şehri olursa olsun,
oruçta ve namazda, herkes vardığı şehrin vaktine göre hareket eder. Güneş
batmadan oruç açılmaz ve akşam namazı kılınmaz. (Nimet-i İslam, Dürer)
Eğer çok hızlı giden bir uçak, hiç yere inmeden doğudan batıya gidiyorsa ve bu
zaman 24 saatten fazla sürmüşse, mesela 33 saat sürse, o zaman gündüzü 24
saatten az olan bir şehrin saatine uyulur. Oruç tutulan gün, 24 saatten azsa,
Güneş batana kadar beklemek gerektiği bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Nimet-i
İslam, Dürer)