Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştir
01/02/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Ayasofya, 1934 senesine kadar İslam âleminin en büyük camilerinden
biri idi. 1 Şubat 1935’ten sonra müze olarak kullanılmaktadır...
İstanbul’un fethine kadar Hristiyan âleminin en büyük kilisesi olan
Ayasofya (Sainte Sophie) bu tarihten 1934’e kadar İslam âleminin en büyük
camilerinden biri idi. 1 Şubat 1935’ten sonra ise müze olarak
kullanılmaktadır...
Ayasofya Camii, Miladın 325. senesinde, Büyük Konstantin tarafından
olarak yapıldı... 29 Mayıs 1453 (H. 857)te İstanbul fethedilince, Fatih
Sultan Mehmed Han Ayasofya’nın camiye çevrilmesini emretmiş ve fethi
takiben ilk cuma namazı burada Hocası Akşemseddin hazretleri
tarafından kıldırılmıştır.
Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya’yı hayratının ilk eseri olarak, kıyamete
kadar cami kalmasını yazılı vasiyet ve vakfetti. Caminin yanına da bir
medrese yaptırdı. Müslüman Türkler, Ayasofya’ya daima ilgi duymuşlar,
yaptıkları ustaca tamiratlarla bugüne kadar gelmesini sağlamışlardır...
İslam dini her şeyde olduğu gibi, resimleri de faydalı ve zararlı olmak
üzere ikiye ayırmış olduğundan canlılara tapılmasına alet olan resimleri
yasaklaması sebebiyle, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi esnasında, binadaki
mozaikler alçıyla sıvanarak badanalanmıştır. Ayrıca güneydoğudaki istinat
duvarı ile buradaki tuğla minare, Fatih devrinde inşa edilmiştir...
***
Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’u fethettiği zaman, hocası Akşemseddin
hazretlerine, Cuma namazını Ayasofya’da kılmak istediğini ve hocasına
kendisinin imam olmasını söyler. Ayasofya’yı cami yapmak için seferber olunur.
Cuma gününe cami yetiştirilir, cemaat namaza başladığı sırada Fatih Sultan
Mehmed Han’ın abdesti kaçar. Tabii sultanın yanında da rastgele insanlar olmaz.
Sağında ve solunda da en büyük hocalar, şeyh efendiler saf tutarlar. Kamet
getirilir, imam Allahü ekber der. Fatih Sultan Mehmed han, ne yapacağını
şaşırır. Abdestsiz namaz kılınmaz. Abdest almaya çıksa izdiham olacak... Namaz
kılar gibi eğilip kalksa, Cumadan mahrum kalacak. Ya Rabbi, ben ne yapayım
şimdi derken, yanındaki bir şeyh efendi firasetiyle vaziyeti anlar. Cübbesini
açar, buradan abdest al der. Sultan bakar ki, çeşme var, su var. Acele olarak
abdestini alır ve rükûa varmadan önce imama yetişir. Namaz biter, selam
verilir, dualar yapılır.
Ertesi gün Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin hazretlerini
ziyarete gider. Ayrılırken, (Hocam dua buyurun) der. O da, (Allah iman selameti
versin) der.
Daha uzun dua bekleyen Fatih Sultan Mehmed Han, şaşırıp kalır. Hocası
sorar;
-Ne oldu, beğenmedin mi?
-Bu kadar mı efendim?
-Evladım yetmez mi? En kıymetli dua budur. Dün sana cübbesini açıp abdest
aldıran şeyh, bir saat önce öldü; ama imansız gitti; çünkü bu kerametinden
dolayı ona kibir geldi.