Zamanın kıymetini bilmek...
26/12/2023 Salı Köşe yazarı R.A
“Zaman=Vakit” ni’meti,
Cenâb-ı Hakk’ın bizlere olan en önemli lutuflarından birisidir. Akıp giden
zamân içerisinde, bize emânet edilen ömrümüzü tamâmlamaktayız. Aslında bizler,
Allahü teâlânın lutfettiği çok büyük ni’metlere sâhibiz. Bizler,
bütün mahlûkâttan, meselâ hayvânlardan; yüz milyonlarca, hattâ milyarlarca
insandan daha şanslıyız. Ama bizlere ihsân buyurulan
ni’metleri yerli yerinde kullanabiliyor muyuz?
Sevgili
Peygamberimiz buyurmuşlardır ki: “İki [büyük] ni’met vardır ki, insanların
çoğu bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.” [Tirmizî]
“İki günü birbirine eşit olan
aldanmıştır.”
“Yarın yaparım diyenler helâk
oldular.”
İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i
sânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullah aleyh), "Vakit
keskin bir kılıç gibidir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına
bırakmalıdır" buyurmuştur.
Yine İmâm-ı
Rabbânî “Vakitleri çok kıymetli ganîmet
bilmelidir” buyurmuştur. Onun oğlu, yine büyük âlim ve
velî Muhammed
Ma'sûm Fârûkî (rahmetullahi aleyh) de “Vakit
keskin bir kılıç gibidir. Kıymetli ve şerefli şeylere sarf etmek gerekir” buyurmuştur.
Tâbiîn-i kirâmın en önde
gelenlerinden, müfessir, muhaddis, mütekellim, mutasavvıf Hasan-ı Basrî (rahmetullahi
aleyh), "Sizin, bugün, parayı sarf ederken gösterdiğiniz
hassâsiyeti, Eshâb-ı Kirâm (aleyhimür-rıdvân), zamanlarını
kullanırken gösterirlerdi" buyurarak ne kadar önemli
bir noktaya dikkat çekmiştir.
“Seyyidü’t-tâife” ve “Seyyidü’t-tâifeteyn” diye
anılan büyük velî Cüneyd-i Bağdadî (kuddise
sirruh) da, "İnsanların sâhip oldukları, ama geçtikten sonra bir
daha, ebediyyen bulamayacakları en kıymetli sermâye zamandır" buyurmaktadır.
Bilindiği gibi zaman
artırılamayan, başka bir vakte taşınamayan, ödünç alınamayan, durdurulamayan ve
kendi mecrâsında akıp giden bir unsurdur.
Büyük
âlim Ebû
Saîd Muhammed el-Hâdimî (rahmetullahi aleyh) “Geçen
zamanı geri getirmek için bütün sultânlar, pâdişâhlar, krallar yanî devlet
başkanlarının tamâmı bir araya gelseler ve bütün hazînelerini de harcasalar,
yine de geri getiremezler” demiştir.
Silsile-i aliyye büyüklerinden
Ubeydullah-ı Ahrâr (kuddise sirruh) da, "Tasavvuf,
ehemmi mühimme tercîh etmektir. Vakti en değerli olan şeye sarf etmektir" buyurmaktadır.
Bilindiği
gibi bir “Gün”:
24 sâat, 1.440 dakîka, 86.400 sâniyedir. Bir “Hafta”:
168 sâat, 10.080 dakîka, 604.800 sâniyedir. Bir “Ay” ise, 720
sâat, 43.200 dakika, 2.592.000 sâniyedir. Ama sene olarak ne kadar tuttuğuna
bir bakacak olursak: Bir “Sene”: 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta,
365 gün, 8.760 sâat ve 525.600 dakîkadır. Bu da 31.536.000
sâniye tutmaktadır.
Takrîbî
60-70-80 senelik bir insan ömrü, çok mühim bir zamân dilimidir. Bir
senenin değil; yerine, zamanına ve şartlarına göre ayın,
haftanın ve günün bile ehemmiyeti çok fazladır; hattâ sâatin,
dakîkanın ve sâniyenin bile önemi çok büyüktür.