Peygamberimiz bizler için bir baba gibidir...
03/10/2023 Salı Köşe yazarı R.A
Peygamber Efendimizin, doğru
sözlü, yüksek ahlâklı olduğunu bildikleri hâlde, kibir ve inâtları sebebiyle,
yüz çevirdiler ve düşmân kesildiler. Hattâ orada, “Şu
arkamdaki dağın arkasında, üzerinize baskın yapmak üzere bekleyen bir süvârî
birliği var desem, bunu tasdîk eder misiniz?” diye
sorduğunda, “Evet, senden bugüne kadar yalan bir söz duymadık” dediler.
Sevgili
Peygamberimiz, bu da’vetlerden sonra nerede bir kimse veya bir topluluk görse,
onlara İslâm'ı anlatırdı. Böylece hakîkî kurtuluşun, nefse uymaktan
vazgeçmekle, zulümden, haksızlıktan ve her türlü kötü işlerden uzaklaşmakla ve
Allahü teâlâya îmân etmekle mümkün olacağını bildirirdi.
Tabîî ki, nefislerinin isteklerine, şehvetlerine uyanlar,
zayıfları ezenler ve azgınlıkta aşırı gidenler buna şiddetle karşı çıktılar.
Bütün bu bozuk işlerine son verileceğini görerek, Muhammed aleyhisselâmın
bildirdiklerini inkâr ettiler. O'na ve inananlara düşmân oldular.
Bilindiği
üzere va’z, bir da’vettir. [Peygamberimize,
yakınlarını İslâma da’vetle ilgili âyet-i kerîme gelince, amcazâdesi Hazret-i
Ali’yle, amcası Ebû Tâlib’in evine, yakınlarını çağırtmasını dün zikrettik.]
Yine va’z
bir emr-i ma’rûftur. [Âl-i Imrân sûresindeki “En
hayırlı ümmet”le ilgili âyet-i kerimede, Eshâb-ı
kirâmın emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaptıkları zikredilmiştir.]
Va’z aynı
zamanda bir tezkîrdir. [Bu konuda âyet-i kerîmeler var:
Kâf , 45; Zâriyât, 55; A’lâ, 9-10; Ğâşiye, 21-22 gibi.] [Da’veti alenî olarak
yapmasıyla ilgili âyet-i kerîmenin gelmesiyle aldığı tavrı da dün zikretmiştik.
Safâ Tepesi'ne muhtelif kavimleri çağırmıştır.]
Burada, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) birkaç
hadîs-i şerîfini nakledebiliriz:
"Allah'ın, benimle gönderdiği hidâyet ve
ilim, bol yağmura benzer ki, o yağmurun isâbet ettiği yerin bir kısmı, suyu
içen kuvvetli bir toprak olup bol ot bitirir. Bir kısmı da su içmeyen katı yer
olup suyu biriktirir ve muhâfaza eder de, Allahü teâlâ, o su ile insanları
faydalandırır; insanlar ondan içerler, hayvânlarını sularlar ve onunla ekerler
biçerler. Yine o yağmur öyle bir yere isâbet eder ki, orası düz ve kaypaktır;
ne su tutar, ne de ot bitirir.
İşte bu,
Allah'ın dînini anlayan ve Allahü teâlânın benimle gönderdiği hidâyet ve
ilimden faydalanan ve onları bilip (öğrenip) başkalarına da öğreten kimse ile
buna kulak asmayan, benim getirdiğim hidâyeti kabûl etmeyen kimsenin
benzeridir." (Buhârî, Müslim)
"Benim ve sizin benzeriniz, ateş yakan ve
ateşine pervâne ve çekirgeler düşmeya başlayınca, onları menetmeye çalışan
kimse gibidir. Ben, sizi ateşe düşmekten korumak için eteklerinizden tutuyorum;
hâlbuki siz benim elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz."
(Müslim)
"Ben, sizin için bir baba gibiyim;
bilmediklerinizi öğretiyor, sizi terbiye ediyorum." (Ebû
Dâvûd, Nesâî)