Allahü teâlâya şükretmek insanlık icabıdır...
03/05/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
Allahü teâlâya inanmak ile ve kalbin ve bedenin yapması ile şükretmek,
ancak dîne uymakla olur.
İslam âlimlerinden ve evliyanın büyüklerinden İmam-ı Rabbanî hazretleri
şöyle buyurmaktadır:
“Bütün mahlûklara her nimeti, iyilikleri veren yalnız Allahü teâlâdır. Her
şeyi var eden, var olmak nimetini veren Odur. Her an, varlıkta durduran da
Odur. İnsanları sıkıntıdan kurtaran Odur. Duaları kabul eden, belâlardan
kurtaran hep Odur. Öyle bir Razzakdır ki, kullarının rızklarını, günahlarından
dolayı kesmiyor. Affı ve merhameti o kadar boldur ki, günah işleyenlerin yüz karalarını
meydana çıkarmıyor. Hilmi o kadar çoktur ki, kullarının cezalarını vermekte
acele etmiyor. Öyle bir ihsan sahibidir ki, kerem ve ihsanlarını dost ve
düşman, herkese saçıyor. Bütün nimetlerinin en şereflisi, en kıymetlisi, en
üstünü olarak da, kullarına Müslümanlığı açıkça bildiriyor ve beğendiği yolu
gösteriyor. Başkalarından gelen nimetleri de gönderen Odur. Başkalarının ihsan
etmesi, bir emanetçinin, birisine emanet vermesi gibidir.
Vücudumun her zerresi, gelse de dile,
Şükrünün binde birini yapamaz bile.
İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık icabıdır.
İyilik edenlere hürmet edilir. O hâlde, her nimetin hakiki sâhibi olan Allahü
teâlâya şükretmek, insanlık icabıdır. Fakat Allahü teâlâ, her ayıp ve kusurdan
uzak, insanlar ise, ayıp kirlerine ve noksanlık lekelerine bulaşmış olduğundan,
Onunla hiç münasebetleri, alâkaları yoktur. Onu nasıl büyük bileceklerini,
nasıl şükredeceklerini anlayamazlar. Ona karşı söylenmesini güzel sandıkları
şeyler, Ona çirkin gelebilir. Onu büyültmek, hürmet etmek sandıkları, hakaret
ve küçültmek olabilir. Ona hürmet ve şükür şekilleri, yine Ondan
bildirilmedikçe, Ona lâyık olacağına güvenilemez ve Onun kabul edeceği bir
ibadet olamaz. Çünkü insanların hamd etmeleri, Ona belki hakaret olur.
İşte, Onun tarafından bildirilen, tazîm, hürmet ve şükür şekli,
Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” bildirdikleri dinlerdir. Ona
kalp ile yapılacak hürmetler, dinde bildirilmiş, dil ile yapılacak şükürler,
orada gösterilmiştir. Her uzvun yapacağı işleri, açık ve geniş olarak beyan
buyurmuşlardır. O hâlde, Allahü teâlâya inanmak ile ve kalbin ve bedenin
yapması ile şükretmek, ancak dîne uymakla olur. Allahü teâlâya, dînin dışında
yapılacak hürmete ve ibadete güvenilemez. Çok defa tersine olup, sevap sanılan,
günah olur. Bu söylenilenlerden anlaşılıyor ki, dîne uymak, insanlık icabıdır
ve aklın istediği ve beğendiği bir şeydir. Allahü teâlâya, Onun dîninin dışında
şükredilemez.”
Kısaca şükür, İslamiyet’e uymak demektir...