Tevekkülün esası
05/09/2022 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
"Allahü teâlâya
güvenen bir kimse, hiç ummadığı yerden rızık göndereceğini bilir."
Sual: Tevekkülün, Allaha güvenmenin esası nedir?
Cevap: Bu konuda
İmâm-ı Gazâlî hazretleri Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruyor ki:
“Tevekkülün esası,
insanlardan bir şey beklememek, sebeplere güvenmemek, her şeyi, yalnız Allahü
teâlâdan beklemektir. İbrâhîm-i Havvâs hazretleri buyuruyor ki: “Hızır
aleyhisselamı gördüm. Benimle arkadaşlık etmek istedi. Ben istemedim. Kalbimin
ona güvenerek, tevekkülümün azalmasından korktum.”
Ahmed ibni Hanbel
hazretleri, bir işçi tutmuştu. Talebesine;
-İşçiye, gündeliğinden
fazla bir şey ver dedi. İşçi, almadı. İşçi gidince, talebesine;
-Arkasından gidip, o
şeyi ver! Şimdi alır dedi. Talebe, sebebini sorunca;
-O zaman, bir şey
vereceğimizi kalbi umuyordu. Onun için almadı. Şimdi, giderken hiç ümidi
kalmadığı için, alması, tevekkülüne zarar vermez dedi.
Demek ki, çalışanların
tevekkülü, sermayeye güvenmemektir. Bunun alameti, sermaye elden giderse,
kalbinin hiç sıkılmaması, rızıktan ümidi kesilmemesidir. Çünkü, Allahü teâlâya
güvenen bir kimse, hiç ummadığı yerden rızık göndereceğini bilir. Eğer göndermezse,
benim için böylesi hayırlı imiş der.
Böyle bir tevekkül
elde edebilmek kolay değildir. Bir kimsenin bütün malı çalınır veya felakete
uğrayıp da, kalbinin hiç değişmemesi, herkesin yapacağı şey değildir. Böyle
tevekkül eden pek az bulunursa da, yok değildir. Böyle tevekküle kavuşmak için,
Allahü teâlânın fazl, rahmet ve ihsanının sonsuzluğuna ve kudretinin
büyüklüğüne, kalbin tam inanması, yakin hasıl etmesi lazımdır.
Birçok kimseye
sermayesiz rızık gönderdiğini, birçok sermayenin de, felakete sebep olduğunu
düşünmelidir. Kendi sermayesinin elinden gitmesinin, hayırlı olduğunu
bilmelidir. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bir kimse geceyi,
yarın yapacağı işleri düşünmekle geçirir. Hâlbuki o iş, bu kimsenin felaketine
sebep olacaktır. Allahü teâlâ, bu kuluna acıyıp, o işi yaptırmaz. O ise, iş
olmadığı için, üzülür. Bu işim neden olmıyor. Kim yaptırmıyor. Bana kim
düşmanlık ediyor diye arkadaşlarına kötü gözle bakmaya başlar. Hâlbuki, Allahü
teâlâ, ona merhamet ederek felaketten korumuştur.)
Bunun için, hazret-i Ömer; “Yarın fakir, muhtaç kalırsam hiç üzülmem. Zengin olmayı da, hiç düşünmem. Çünkü, hangisinin benim için hayırlı olacağını bilmem” buyurmuştur.”