"Evliyâlık, Allahü teâlâya yakın olmak demektir..."
04/06/2021 Cuma Köşe yazarı V.T
Kur'ân-ı kerimde buyuruldu ki: "Biz ona, boynundaki şahdamarından daha
yakınız!"
Kalburîzâde Mehmed Efendi Celvetî şeyhlerindendir. 1163’de (m. 1749)
Bursa’da doğdu. Burada Celvetiyye tarikatına intisap ederek İsmâil Hakkı
Dergâhı şeyhi Hikmetîzâde Mehmed Emin Efendi’ye damat oldu ve kırk yıl onun
sohbet ve hizmetinde bulundu. 1237’de (m. 1822) vefat etti. Sohbetlerinde
buyurdu ki:
Evliyâlık, Allahü teâlâya yakın olmak demektir. Fakat, insanların Allahü
teâlâya yakın olması, iki türlü olur: Birinci yakınlık, Allahü teâlânın her
insana yakın olmasıdır. Kaf sûresinin onaltıncı âyetinde meâlen, (Biz ona,
boynundaki şahdamarından daha yakınız!) ve Hadîd sûresinin dördüncü âyetinde
meâlen, (Her nerede olursanız olunuz, Allahü teâlâ sizinle berâberdir)
buyuruldu.
İkinci yakınlık, Allahü teâlânın, insanların yalnız üstün olanlarına ve
meleklere olan yakınlığıdır. Alak sûresinin son âyetinde meâlen, (Secde et ve
Allahü teâlâya yaklaş!) buyuruldu. Hadis-i kudsîde, (Kulum bana, nâfile
ibâdetleri de yaparak öyle yaklaşır ki, onu çok severim...) buyuruldu. Bu
âyet-i kerimede ve hadis-i kudsîde bildirilmiş olan yakınlık, yalnız seçilmiş
üstün kimselerde hâsıl olur. Bu yakınlığa (Vilâyet) yâni evliyâlık denir. Bu
yakınlığa kavuşmak için, önce Ehl-i sünnet îtikatına uygun îman lâzımdır. İmrân
sûresinin altmışsekizinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, îman edenleri sever)
buyuruldu. Fakat, müminler arasında seçilmiş olanları daha çok sever.
Her mümini sevmesine (Vilâyet-i âmme) denir. Seçilmiş müminleri çok
sevmesine, (Vilâyet-i hâssa) denir. Yukarıda yazılı hadis-i kudsîde bildirilmiş
olan sevgi, işte bu sevgidir. Bu sevginin de dereceleri vardır. Şunu da
bildirelim ki, Allahü teâlâ, insan aklı ile anlaşılamayacağı gibi, Onun
sıfatları da insanın aklı ile anlaşılamaz. Allahü teâlânın kendisi gibi ve
îtibarâtından herhangi biri gibi, hiçbir şey yoktur. Bunun için, Allahü
teâlânın insanlara olan her iki yakınlığı, insan aklı ile anlaşılamayan,
bilinemeyen bir yakınlıktır. İki zamanın ve iki cismin birbirlerine yakın
olmaları gibi değildir.
Allahü teâlânın kullarına yakın olması, akıl ile düşünülen ve his organları ile anlaşılan yakınlıklar gibi değildir. Ancak bazı seçilmiş müminlere verdiği marifet denilen ilim ile anlaşılabilir. Bu bilgiye (İlm-i huzurî) denir. Bizim bilgilerimiz (İlm-i husûlî)dir.