"Özür dileyenlerin özürlerini kabul et!"
05/06/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Güzel ahlâkın alâmetleri; arkadaşının söylediğine itiraz etmeyip, kabul
etmektir..."
İbn-i Nahvî hazretleri Cezayir’de Tilemsan’da yetişen evliyâ ve
âlimlerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 513 (m. 1119)’da Tunus’un Tevzer
şehrinde vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Zühdün esası, sıkıntılara katlanıp, şehvetleri terk etmek ve yenilen lokmanın
helâlden olmasına dikkat etmektir.”
“Güzel ahlâkın alâmetleri; arkadaşının söylediğine itiraz etmeyip, kabul
etmek. Kendine ve herkese ve hattâ her mahluka karşı merhametli ve insaflı
olmak. Kimsenin ayıbını araştırmamak. Başkasında bir kusur görünce (dalgınlıkla
olmuştur. İstemeyerek yapmıştır diyerek) iyiye yormak. Kendisinden özür
dileyenlerin özürlerini kabul etmek. Başkalarından gelen sıkıntı ve eziyetlere
sabır ve tahammül etmek... Başkalarının kusurlarını araştırmak yerine, kendi
kusur ve kabahatlerini düşünüp araştırmak, düzeltmeye çalışmak... Büyük-küçük
herkese karşı edepli tatlı dilli, güler yüzlü olmaktır.”
“Sabırlı olmak isteyen kimse; öfkesini yenmeli, kalbinde Allahü teâlâdan
başka bir şeye yakınlığın olmaması için çalışmalı. Bir musîbet veya sıkıntı
geldiği zaman, inleyip sızlamamalı. İbâdetleri, 'Güzel
yapabiliyorum' düşüncesinden uzak olup, amellerini kusurlu bilmeye devam
etmeli, farzları ve vâcipleri yapmakta tembellik yapmayıp, en güzel şekilde
yapmaya çalışmalı, yapılan bütün işlerin dine uygun olmasına gayret etmeli ve
önceden yapılmış olan hatâ ve zararları telâfi etmek için uğraşmalıdır.”
“Hayâ sahibi olmanın alâmetlerinden bazıları şunlardır: Gönlü kırık ve
mahzûn olarak Allahü teâlâya kavuşacak, O’na hesap verecek olmanın büyüklüğünü
düşünmelidir. Hiçbir zaman düşünmeden konuşmamalı, sonunda mahcup olacağı
işleri yapmaktan çok sakınmalıdır. Bütün âzâlarını, İslâmiyete uygun olmayan
her hâlden uzak tutmalıdır. Dünyâ gösterişini terk etmeli, bunların yaldızlı,
yalancı ve geçici zevkleri, Allahü teâlânın rızâsını unutup, sonsuz saâdetden
mahrûm kalmaya sebep olmamalıdır. Mezarlığı ve ölümü çok hatırlamalı,
ölümün bir gün mutlaka kendisine de geleceğini hiç unutmamalıdır. Her an ölüme
hazır olmalıdır.”
“Allahü teâlânın dostlarına şu üç şey verilmiştir: Halâvet (yumuşaklık, tatlılık), mehabet (büyüklük, heybet) ve muhabbet (sevgi, iyilik, güzellik).”