Fıkıh ilminden daha şerefli bir ilim yoktur
06/06/2021 Pazar Köşe yazarı V.T
"Şeytana karşı bir fakîh, bin âbidden (ibâdeti çok
yapandan) daha kuvvetlidir.”
Kâşânî hazretleri Hanefî fıkıh âlimlerindendir. İsmi, Ebû Bekr bin Mes’ûd
Şâşî’dir. Türkistân’da Kâşân’da doğdu. Alâüddîn Semerkandî’den fıkıh
ilmini öğrendi. Çok yer dolaştı. Bir ara Konya’da bulundu. Sonra Haleb’e gidip
Halâviyye Medresesi’nde ders okuttu. 587 [m. 1191]’de Haleb’de vefât
etdi. (Bedâyıus-sanâyi) kitabına buyuruyor ki:
Allahü teâlânın zâtına ve sıfatlarına âit ilimleri öğrendikten sonra,
“Helâl ve haram veya ahkâm ilmi” diye isimlendirilen fıkıh ilmini öğrenmekten
daha şerefli, üstün bir ilim yoktur. Bunun için, Allahü teâlâ peygamberler
gönderdi, kitaplar indirdi. Çünkü, O’nun bildirmesi olmadan, sırf akıl ile
bunları bilmek mümkün değildir. Nitekim Allahü teâlâ Bekâra sûresi 269. âyet-i
kerîmede meâlen: “Hak teâlâ, dilediği kuluna faydalı ilim verir ve onun
icâbları ile amel ettirir. Hattâ bunun sebebiyle, onu rızâsına erdirir. Kime
hikmet verilmiş ise, ona çok hayır verilmiştir ki, o hayır
âhirettendir” buyurmaktadır.
Birçok tefsîr âlimleri, bu âyet-i kerîmedeki “Hikmet"ten muradın,
fıkıh ilmi olduğunu bildirdiler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)
efendimiz de buyurdu ki: “Dinde, Allahü teâlâya fıkıhtan daha faziletli
bir şeyle ibâdet edilmedi. Şeytana karşı bir fakîh, bin âbidden (ibâdeti
çok yapandan) daha kuvvetlidir.”
“Abdest; yıkamak ve mesh için kullanılan bir isim olup, Allahü teâlâ, Maide
sûresi 6. âyet-i kerîmede meâlen “Ey îmân edenler! Namaza kalkacağınız
zaman, yüzünüzü ve ellerinizi dirseklerinizle beraber yıkayın,
başınızı (ıslak el ile) meshedin ve ayaklarınızı
da (topuklarınızla beraber) yıkayın!” buyurdu.
“Rükû ve secdesi olan namazlarda kahkaha, yanî sesli gülmek, hem ahdesti
bozar ve hem de namazı bozar.”
“Cuma namazının farzından sonra, İmâm-ı Azam'a göre dört rekat, İmâmeyn’e
göre altı rekat sünnet kılınır. Cuma yalnız bir mescidde kılınır diyen âlimlere
göre, dört rek’at daha (Âhir zuhur) kılmak lâzımdır.”
“Cuma ve bayram namazlarında, hutbenin bir kısmını Arabca, bir kısmını da
başka bir dil ile okumak, Arabî nazmı bozar. Bu ise mekrûhtur.”
“Keffâret için ibâha, yanî kendisini doyurması için fakire, Fülûs (altın ve
gümüşten başka para) da verilebilir.”
“Mekke’deki evleri, hac zamanında hacılara kira ile vermek mekrûhtur.”