"Ben bu işe lâyık değilim"
07/01/2020 Salı Köşe yazarı A.U
Zamânın halîfesi Ebû Câfer, o devrin en büyük âlimlerinden olan
İmâm-ı âzam, Mis'âr bin Kedâm ve Şüreyk bin Abdullah'a haber gönderip, huzuruna
çağırdı.
Bunlar yola çıktılar.
Ve Medîneye vardılar.
Halîfenin huzuruna girdiler.
Halîfe, İmâm-ı âzama;
"Sen kadı olacaksın" dedi.
İmâm cevâben;
"Ben Arab değilim. Arapların ileri gelenleri, vereceğim hükmü kabul
etmezler" dedi.
Zîra kadı olmak istemiyordu.
Halîfe, kendisine;
"Bu işin, soy ile alâkası yok. Burada ilim lâzım, sen de
büyük âlimsin" dedi.
Ebû Hanîfe;
"Ben, bu işe lâyık değilim. Sözüm doğruysa, böyle söylüyorum. Yalansa,
yalancıdan kadı olmaz" buyurdu.
Halîfe, "Pekâlâ" dedi.
Ve bu işi Mis'ar bin Kedâma teklîf etti.
Ancak o da kadı olmak istemiyordu.
Düşündü, taşındı.
Ve bir yolunu buldu.
Halîfenin elinden tutarak;
"Ne var ne yok, çocuklar ne yapıyor, hayvanların ne âlemde?" diye sormaya
başladı.
Halîfe Mansûr, kızdı.
Adamlarını çağırıp;
"Bu deliyi götürün!" dedi.
Geride Şüreyk kalmıştı.
Halîfe, ona da;
"Artık sen kadı olacaksın" dedi.
Ancak O da istemiyordu.
Bunun için Halîfeye;
"Ben sevdâvî denen bir hastalığa yakalandım" dedi.
Lâkin Halîfe kararlıydı.
Bu büyük âlime dönüp;
"Mühim değil. Biraz ilâç alır, iyi olursun" dedi.
Böylece Şüreyk, kadılığa tâyin edildi...