İhlâs, samîmiyet demektir
22/01/2024 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Bağdat evliyâsından olan Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri henüz
çocuktu ki, dayısı Sırrî-yi Sekatî hazretleri, onu yanına alıp hacca gitti.
Mescid-i haramda “dört yüz” âlim toplanmış, 'şükür’ün
târifini yapıyorlardı.
Bir kenara oturup dinlediler.
Dört yüz târif yapılmıştı…
Ama tam târifi yapılamamıştı.
Hazret-i Sırrî yeğenine;
“Kalk Cüneyd, bir târif de sen yap!” dedi.
Cüneyd;
“Peki dayıcığım” dedi.
Ve ayağa kalktı.
Yüksek sesle;
“Şükür; Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, Onun emrettiği
yerde kullanmaktır” dedi.
Âlimler bu târifi çok beğendiler.
“Şükrün mânâsı, şimdi tamam oldu” dediler.
● ● ●
Bir gün de bu zâta sordular:
“İlimden maksat nedir efendim?”
“İslâmiyeti öğrenmektir.”
“Amel nedir efendim?”
“Öğrendiklerini tatbîk etmektir.”
“Ya ihlâs hocam?”
“İhlâs, samîmiyet demektir. Yâni kul, her işini, her
amelini, Allah emrettiği için yapması lâzımdır” buyurdu.
Ve ilâveten:
“Bir amelin hâlisiyle
bozuğu birbirine çok benzese de ayrıdır. Nitekim hakîkî çiçekle yapma çiçek ne
kadar benzeseler de ayrıdırlar. Hakîkî çiçeği koklayın, hoş kokar. İşte hâlis
ibâdet de mis gibi kokar” buyurdu.