“Evliyânın kerametleri haktır, doğrudur...
09/06/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
"Evliyânın sohbetine kavuşan sâdık bir kimse, her şeyi
unutur. Allahü teâlâ ile olur..."
Selâmi Ali Efendi Celvetiyye meşayıhındandır. 1691 (H.1103) senesinde İstanbul'da vefât etti. Türbesi Üsküdar'dadır. İlim tahsil edip yetiştikten sonra müderrislik ve bir müddet İstanköy Adası Müftülüğü yaptı. Bu vazîfelerden sonra tasavvufta yetişmek üzere zamânının meşhur rehberlerinden Şeyh Abdullah Efendinin derslerine ve sohbetlerine devâm etti. Bu hocasından feyiz alarak tasavvufta kemâle erdi...
Hocası onu kendisine halîfe seçip Bursa'ya gönderdi.
Sonra İstanbul Üsküdar'da Şeyh Mahmûd Dergâhının şeyhliğine getirildi.
Çamlıca'da kurduğu mahalleye onun ismi verilmiştir. Bir dersinde şunları
anlattı:
Evliyânın kerâmetleri haktır, doğrudur. Ehl-i sünnet
itikâdında olan ve İslâmiyete uyduğu görülen kimselere, Allahü teâlânın âdeti
dışında, ikram ettiği, ihsân ettiği şeylere “Kerâmet” denir. Bir velî, kerâmet
sahibi olduğunu söylemez. Kerâmet göstermesini dilemez. Kerâmet, velînin
ölüsünde de, dirisinde de hâsıl olur. Peygamberler ölünce, peygamberlikten
ayrılmadıkları gibi, velîler de ölünce, evliyâlık derecesinden düşmezler.
Velîler, Allahü teâlâya ve sıfatlarına âriftirler. Kur’ân-ı kerîmde, birçok
velînin kerâmetleri bildirilmektedir... Îsâ aleyhisselâm babasız dünyâya
gelince, hazret-i Meryem’de görülen kerâmetler bunlardandır...
Zekeriyyâ aleyhisselâm hazret-i Meryem’in odasına
geldiği zaman, yanında yiyecek olduğunu görür; “Bunu nereden aldın” derdi.
Çünkü, onun yanına, Zekeriyyâ aleyhisselâmdan başka kimse girmezdi. O da;
“Allahü teâlâ yarattı” cevâbını verirdi...
Eshâb-ı Kehf’in kerâmetleri de, Kur’ân-ı kerîmde
bildirilmektedir. Mağarada senelerce aç ve susuz kaldılar...
Âsaf bin Berhıyâ’nın, Belkıs’ın tahtını Süleymân
aleyhisselâma getirmesi de, Kur’ân-ı kerîmde bildiriliyor...
Eshâb-ı kirâmın ve Tabiînin binlerce kerâmetleri,
kitaplarda yazılıdır ve dillerde dolaşmaktadır. Ehl-i sünnet düşmanlarının
kerâmetlere inanmamasına, pek de şaşmamalıdır. Çünkü, kendilerinde kerâmet hiç
hâsıl olmadığı gibi, hocalarından, büyük bildiklerinden de böyle şeyler
görüldüğünü duymuyorlardı.
Ebû Osman Hayrî diyor ki: “Evliyânın sohbetine kavuşan
kimse, Allahü teâlâya kavuşturan yolu bulur.”
Yahyâ bin Mu’âz diyor ki: “Evliyânın
sohbetine kavuşan sâdık bir kimse, her şeyi unutur. Allahü teâlâ ile olur.
Böyle olmazsa, Allahü teâlâya hiç kavuşamaz.”