Ruhların iş yapması

16/08/2019 Cuma Köşe yazarı O.Ü

Ruhların, cisim şekli alarak iş görmelerini, bazı kimseler, tenasüh sanmıştır.

 

Sual: İnsanın ruhu, dünyaya gelmeden önce çeşitli işler yapabilir mi?

Cevap: Bu konuda, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine; “Reşehât kitâbında, Bâbâ Âbriz'in ‘Allahü teâlâ, dünyada hiç insan yok iken, Âdem aleyhisselamın çamurunun yoğurulmasını irade ettiği vakit, ben de çamura su döküyordum’ dediğini yazıyor. Bu nasıl olur” diye sual ediliyor. Bu zât cevabında buyuruyor ki:

“Âdem aleyhisselamın çamurunu melekler yoğurmuş idi. Bu vazife, meleklere verildiği gibi, Bâbâ Âbriz'in ruhuna da, su dökmek vazifesi verilmiş olduğu anlaşılıyor. Kendi bedeni, dünyaya hatta kemale gelince, ruhunun bu vazifeyi yapmış olduğu, kendisine bildirilmiş oluyor. Allahü teâlânın, ruhlara, bedene gelmeden önce veya bedenden ayrıldıktan sonra, cisim şekline girip, canlıların yaptığı işleri yapabilmeleri kudretini vermesi caizdir.

Din büyüklerinden birkaçı dünyaya gelmeden asırlarca önce, mühim büyük işler yapmış olduklarını haber vermiştir ki, bunlar da, böyle olmuştur. Yani, bu işleri ruhları, bedensiz olarak yapmış, kendilerine dünyaya geldikten sonra, bildirilmiştir.

Ruhların, cisim şekli alarak iş görmelerini, bazı kimseler, tenasüh sanmıştır. Hâşâ hiç tenasüh değildir. Yani ruhlar, başka bir bedene girmemiştir. Bu hâl birçok cahillerin ayaklarının kaymasına sebep olmuştur.”

           ***

Sual: Şehirler arası yollarda konaklama yerlerinde mescitler bulunuyor. Burada namaz kılacak kimse, kendisi ezan okur ve kamet getirir mi?

Cevap: Yollarda bulunan veya imamı ve müezzini bulunmayan ve cemaati belli kimseler olmayan camilerde, çeşitli zamanlarda gelenler, bir vaktin namazı için, çeşitli cemaatler yaparlar. Her cemaat için, ezan ve ikamet okunur. Böyle camide, yalnız kılan da, ezan ve ikameti kendi işiteceği kadar sesle okur.

           ***

Sual: Zikir, sadece Allahü teâlânın ismini çokça söylemek midir?

Cevap: Mektûbat kitabında buyuruluyor ki:

“Resûlullah efendimize uygun olan her iş, hatta alışveriş bile zikir olur. O hâlde, her hareketin, her duruşun, Resûlullah efendimize uygun olması lazımdır. Böylece, hepsi zikir olur. Zikir demek, gafleti gidermek, Allahü teâlâyı hatırlamaktır. İnsan her hareketinde, her işinde, Allahü teâlânın emrini ve yasağını gözetince, emir ve yasakların sahibini unutmaktan kurtulur ve daim zikretmiş olur.”