Zamana göre, dinde değişiklik yapmak

21/08/2019 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü

Müslümanlarda, birkaç asırdan beri bir duraklama, hatta gerileme olduğu meydandadır...

 

Sual: Bazıları; “Zamana göre, dinde yenilikler yapılmalıdır. Dinde bulunmayan çok şey, İslâmiyete karışmıştır. Bunları temizlemek, dinimizi ilk zamanındaki temiz hâline getirmek lazımdır” diyor. Dinde değişiklik yapılabilir mi?

Cevap: Müslümanlarda, birkaç asırdan beri bir duraklama, hatta gerileme olduğu meydandadır. Bu gerilemeyi görerek, İslâmiyetin bozulduğunu söylemek, çok yanlıştır.

Geri kalmanın sebebi, Müslümanların dinin emirlerini yerine getirmekte gevşek davranmalarıdır. İslâm dinine, başka dinlerde olduğu gibi, hurafeler karışmamıştır. Cahillerin yanlış inanışları ve konuşmaları olabilir. Fakat bunlar, İslâmın temel kitaplarında bildirilenleri değiştirmez. Bu kitaplar, Resûlullah efendimizin sözlerini ve Eshâb-ı kiramdan gelen haberleri bildirmektedirler. Hepsi, en salahiyetli, yüksek âlimler tarafından yazılmışlardır. Bütün İslâm âlimlerince söz birliği ile beğenilmiştir. Asırlar boyunca, hiçbirinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Cahillerin sözlerinin, kitaplarının ve dergilerinin hatalı olması, İslâmiyetin temel kitaplarına kusur ve leke kondurmaya sebep olamaz.

Bu temel kitapları her asrın modasına, gidişine göre değiştirmeye kalkışmak, her zaman için yeni bir din yapmak demek olur. Böyle değişiklikleri, Kur'ân-ı kerime ve hadîs-i şeriflere dayanarak, bunlara uydurarak yapmaya kalkışmak, Kur'ân-ı kerimi ve hadîs-i şerifleri bilmemenin, İslâmiyeti anlamamanın bir alametidir. İslamın emirlerinin, yasaklarının zamana göre değişeceğini sanmak, İslâm dininin hakikatine inanmamak olur. Bir âyet-i kerimede mealen;

(Müminler maruf olan şeyleri emreder) buyuruldu.

Kur'ân-ı kerime, İslâmiyete saygısızca saldıran aşırı reformculardan Ziya Gökalp ve benzerleri, bu âyet-i kerimedeki maruf kelimesine, örf, âdet diyerek, İslâmiyeti âdete, modaya göre değiştirmeye, böylece mason üstatlarının gözüne girip sandalye, koltuk kapmaya kalkıştılar. Dünyalık için dinlerini sattılar. Ziya Gökalp, bu hizmetine karşılık, İttihatçıların genel merkez üyeliğine getirildi.

Bunun dediği gibi, İslâmiyet âdetlere yer verseydi, daha kuruluşunda cahil Arapların kötü âdetlerini yasak etmez, o zamanın en kıymetli âdeti olan ve Kâbe’nin içine kadar girmiş bulunan putperestliği hoş görürdü.