"Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse!.."

26/08/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T

"Her şeyden önce sana; seni nefsine itâattan kurtaracak bir üstâd, hoca lâzımdır."

 

Şemseddîn Gazzî hazretleri Şafiî mezhebi âlimlerindendir. Büyük âlim ve velî Abdülganî Nablüsî hazretlerinin dâmâdı idi. 1096 (m. 1685)’de, Şam’da dünyâya geldi. 1167 (m. 1753)’de evvel vefât etti. “Dîvân-ül-İslâm” isimli eserinde, âlimleri, meşhur şahsiyetleri ve sultanları topladı. Bu eserinde, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerini anlatırken, onun bir talebesine nasîhatini nakleder:

"Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse! Her şeyden önce sana; kendi ayıp ve kusurlarını gösterecek, seni nefsine itâattan kurtaracak bir üstâd, hoca lâzımdır. Şâyet böyle bir zâtı aramak için uzak memleketlere gideceksen, sana bâzı nasîhatlerde bulunayım...

O zâtı bulduğun zaman, huzurunda, yıkayıcının elindeki meyyit, ölü gibi ol. Çünkü meyyit, yıkayıcının irâdesine göre hareket eder. Yıkayıcı onu istediği tarafa çevirir. Meyyit, yıkayıcıya aslâ itirâz etmez. Sakın hatırına o zâta karşı itirâz gelmesin. Hâlini ondan gizleme ve onun yerine oturma. Elbisesini giyme. Onun huzurunda, kölenin, efendisinin huzurunda oturuşu gibi otur. Sana emrettiği şeyi yap. Sana emrettiği şeyi iyice anla ve iyi öğrenmeden o işin peşinde koşma. Ona bir rüyânı veya başka bir hâlini arz ettiğin zaman, ona cevâbını sorma, ona düşman olandan Allah için uzak dur. O düşman ile berâber olma. Arkadaşlık etme...

Hocanı seveni sev ve ona yardımcı ol. O zâta, hiçbir işinde itiraz etme. Bunu niçin böyle yaptın? deme. Sana ne iş vermişse yap. Oturduğunda onun senin oturuşundan haberdâr olduğunu unutma. Edebi aslâ terk etme. Yolda giderken onun önünde yürüme. Devamlı ona bakma. Çünkü böyle yapmak, hayâyı azaltır, ona karşı hürmeti kalpten çıkarır. Ona olan sevgini, onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden sakınmak suretiyle göster.

O zâta yemek ve yiyecek takdîm ettiğin zaman, diğer lâzım olan şeyler ile berâber önüne bırak, kapının yanında edeble dur. Eğer sana seslenirse cevap ver. Yoksa yemeğini yiyinceye kadar bekle. Yemeğini yiyip sana sofrayı kaldırmanı söylediği zaman hemen kaldır. Sofrada bir şeyler kalıp, senin yemeni emrettiği zaman, îtiraz etmeden ye. Başkasına verme.

O zâtın denemesinden çok sakın ve kork. Çünkü bâzen onlar, talebelerini denerler. Onunla berâber olduğunda pek dikkatli ol. Eğer senden o zâta karşı edebe uymayan bir husus meydana gelip, onun bundan haberi olduğu hâlde, sana müsâmaha gösterdiğini, seni cezâlandırmadığını görürsen, bilki o seni denemektedir."