İşte size iki cihan saadetinin reçetesi!..
10/04/2020 Cuma Köşe yazarı A.D
Dünya ve âhiret saadetinin reçetesi: Büyük bir Allah dostuna kavuşup,
onun tarafından kabul edilmek ve namaz kılmak...
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyorlar ki:
Dünya ve âhiret saadeti iki şeyle olur: Birincisi, İmam-ı
Rabbanî hazretleri gibi büyük bir Allah dostuna kavuşup, onun
tarafından kabul edilmektir. Bizim kabul etmemizin önemi olmaz, onların kabul
etmesi gerekir. Kabul etmelerine layık olmak için, onları kusursuz sevmek,
onları sevmeyenleri sevmemek ve yollarında olmak gerekir. İkincisi namazdır...
Eskiden bir vakit camiye, cemaate yetişemeyene, 2-3 gün (Başın sağ olsun)
demeye gidilirmiş. (Çok yazık, sen bu cemaati nasıl kaçırdın, bu nimetten, bu
sevabdan nasıl mahrum kaldın, iftitah tekbirine nasıl yetişemedin, inşallah bir
daha kaçırmazsın) diye onu teselli ederlermiş. Şimdi namaz kılmak mesele oldu,
nerede kaldı ki cemaate gidilsin! Zenginin biri, bir gün Peygamber efendimize
gelip "Ya Resulallah ben mahvoldum! Kervanımı vurdular, soyup soğana
çevirdiler, çok perişan hâldeyim."
Resulallah efendimiz "Elhamdülillah!" der. Adam
şaşırır ve "Ne oldu ya Resulallah? Niye (Elhamdülillah) dediniz?"
diye sorunca buyurur ki:
"Ben de, (Bugün öğle namazının iftitah tekbirini
kaçırdım) diyeceksin diye korkmuştum. Bin kervanın vurulsun, ama
sen yeter ki iftitah tekbirini kaçırma!"
Din kitaplarında, "Namaz vakti geçerken, kılmadığı için
üzülmeyenin imanı gider. Üzülünce, yine büyük günah işlese de, hiç olmazsa
imanı vardır, üzülmezse, içi yanmazsa küfre girer" deniyor.
Günümüzde ise, namaz kılan için, (Şu kişi namaz kılıyormuş) diyorlar. (Namaz
kılıyor) demek, (Bu, nefes alıyor demek) gibi bir şey. Nefes alana (Nefes
alıyor) denir mi hiç?
Beş vakit namazı severek kılmalı, çocukları da alıştırmalı. Yine bir
mübarek zat anlatır:
"Babam namaza çok dikkat ederdi. 5-6 yaşında beni namaza başlattı.
Hattâ bir gece vazifeden gelmişti. Biz 8-9 yaşlarındaydık, kardeşlerimle
oynayıp, yorulunca, hepimiz bir tarafta uyuyakalmışız. Babam gelmiş, anneme,
(Bunlar namazlarını kıldılar mı?) demiş. Annem de, (Kılmadılar, oynarken
uyuyakalmışlar) demiş. Biz babamın bağırmasını duyar duymaz uyandık, o
heyecanla, kıbleyi, abdesti düşünemeden hemen namaza durduk... İşte baba böyle
olur, yerine göre tatlı sert ikaz ederek mutlaka çocuklarına namaz kıldırır.
Ölüm döşeğinde de, son sözü yine (Namaz) olmuştu. Babam, namazın önemini iyi
bildiği için şöyle nasihatte bulunmuştu:
(Oğlum, namaz çok önemli. Bu, ne kumandanın, ne valinin ne de benim
sözümdür. Bu, Allah'ın emridir. Eğer üzerinden bir vakit namazın geçerse iki
elim yakanda olsun, âhirette affetmem seni. Söz ver!)
Ben de söz verdim. Elhamdülillah, sözümde duruyorum."