"Kendisini aldatan kimsenin seni de aldatmasından kork!”
12/11/2023 Pazar Köşe yazarı V.T
Ebüssü’ûd Bâzinî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 644 (m.
1246) senesinde Kâhire’de vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü. İmâm-ı
Şa’rânî’nin hocası ve daha nice âlimler, kendisinden istifâde etmek, ilim
öğrenip feyiz almak için sohbetine devam ederlerdi. Hikmetli sözlerinden
bazıları şunlardır:
“Hak yolunda bulunmak isteyen ve sözünün eri olan bir kimsenin
devamlı olarak kitabını kalbinde taşıması lâzımdır?” (Yani, Allahü teâlânın
emirlerine ve yasaklarına dâima uymalıdır.)
“Bir kimse, devamlı olarak hakkı, doğruyu öğrenmeyi
talep etmekle meşgûl olursa, Allahü teâlânın râzı olup beğendiği hak
yoldan sapmaması kuvvetle umulur. Yine bir kimsenin meşgalesi, matlûbu (aradığı
maksadı) olursa, bunun da bir duraklama olmadan yoluna devam etmesi umulur.
Talep, zâhirin, yani beş duyu organımızın matlûbu ise bâtının, yani kalbin
meşgalesidir. Duyu organlarımızın selâmeti, düzelmesi, kalbin düzelmesi ile
mümkündür. Kalbin selâmeti de, dışımıza bağlıdır. (Göz, kulak, gibi duyu
organlarımız ne ile meşgûl olursa, kalb de onunla meşgûl olur.)”
“Kendine nasihat edip doğru yolda bulunmayan kimse, sana nasihat
edemez. Kendisini aldatan o kimsenin, seni de aldatmasından kork, ondan emîn
olma!”
“Bir menfaatinden dolayı sana yaklaşan kimseyi gördüğün zaman,
onu töhmet altında bulundur, yani onu yanına yaklaştırma, kendin için onu
tehlikeli kabûl et!”
“Bir kimse, seni dünyalık olan şeylerle anar ve senin yanında
onları överse, ondan kaçın! Yine bir kimse, Rabbine karşı senin gaflete dalmana
sebep olursa, ondan yüz çevir, derhâl ayrıl. Kalbinde dünyâ sevgisini
doğuran her türlü maddî düşünceyi ve buna benzer meşgaleleri kalbinden söküp
at. Seni, Allahü teâlâyı hatırlamaktan alıkoyan her ne olursa olsun, bundan yüz
çevir! Kafanda ve kalbinde yer eden lüzumsuz hâtıralarla oyalanıp durmaktan
sakın. Böyle olan düşüncelerden keder meydana gelir. Çok kerre kederden de
gaflet hâsıl olur. Böyle olunca da, insanda nefsânî arzular harekete geçer. Bu
istek kuvvet bulunca, boş ve faydasız şeylerle uğraşmak arzusu hâsıl olur. Bu
arzular galip gelince, kalb zayıflar ve nûru söner. Çok defa tamamen telef olur
ve akıl ondan sıyrılıp gider. Artık bundan sonra, sanki kalbin üzerine bir
perde gerilmiş olur.”