Resulullah efendimiz, neseben de üstündür
13/09/2024 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Sual: Peygamber efendimiz, nesep, soy itibarıyla da, diğer insanlardan üstün olarak mı yaratılmıştı?
Cevap: Peygamber efendimizin
ve bütün Peygamberlerin babalarının ve analarının hiçbiri kâfir, aşağı
kimseler değildi. Bununla ilgili Buhârîdeki bir hadis-i şerifte, Peygamber
efendimiz buyurdu ki:
(Her
asırda, her zamanda yaşayan insanların en iyilerinden, seçilmişlerinden dünyaya
getirildim.) Müslimdeki
hadis-i şerifte;
(Allahü
teâlâ, İsmail aleyhisselam evladından, Kinâne ismindeki kimseyi ve onun sülalesinden,
Kureyş ismindeki zatı beğendi, seçti. Kureyş evladından da, Hâşimoğullarını
sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti) buyuruldu.
İmâm-ı
Tirmizînin bildirdiği hadis-i şerifte;
(Allahü
teâlâ, insanları yarattı. Beni insanların en iyi kısmından vücuda getirdi.
Sonra, bu kısımlarından en iyisini Arabistan'da yetiştirdi. Beni bunlardan
vücuda getirdi. Sonra evlerden, ailelerden en iyilerini seçip, beni
bunlardan meydana getirdi. O hâlde, benim ruhum ve cesedim, mahlukların en
iyisidir. Benim silsilem, ecdadım en iyi insanlardır) buyurulmuştur.
Abdullah
bin Abbâs hazretlerinin bildirdiği hadis-i şerifte;
(Benim
dedelerimin hiçbiri zina yapmadı. Allahü teâlâ, beni, iyi babalardan, temiz
analardan getirdi. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların en
hayırlısında, en iyisinde bulunurdum) buyuruldu.
Âdem
aleyhisselam, vefat edeceği zaman, oğlu Şit aleyhisselama dedi ki:
“Yavrum!
Bu alnında parlayan nur, son Peygamber olan Muhammed aleyhisselamın nurudur. Bu
nuru, mümin, temiz ve afîf hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyet et!”
Muhammed
aleyhisselama gelinceye kadar, bütün babalar, oğullarına böyle vasıyet etti.
Hepsi, bu vasıyeti yerine getirip, en asil kız ile evlendi. Nur, temiz
alınlardan, temiz kadınlardan geçerek, sahibine yetişti. Kısas-ı enbiyâda diyor
ki:
“Resulullah efendimizin dedelerinden birinin iki oğlu olsa,
yahut bir kabile iki kola ayrılsa, Peygamber efendimizin soyu, en şerefli ve
hayırlı olan tarafta bulunurdu. Her asırda, onun dedesi olan zat, yüzündeki
nurdan belli olurdu. İsmail aleyhisselamın alnında da bu nur vardı. Bu nur,
Âdem aleyhisselamdan beri, evlattan evlada geçerek, asıl sahibi olan Resulullah
efendimize gelmiştir.”