"Allahü teâlâ kendisine açılan eli boş çevirmez"
23/05/2019 Perşembe Köşe yazarı S.A
Ne dua edersek edelim, daima "hayırlı ise
olsun" demeliyiz. Neyin hayırlı, neyin hayırsız olduğunu biz
bilemeyiz, ama Rabbimiz bilir...
Dua her zaman yapılır, fakat bazı vakitlerdeki dualar daha çok kıymetlidir.
"On bir ayın sultanı" olan bu mübarek ayda yapılırsa müstecâb
olma ihtimali daha da yüksektir.
Dua etmek başlı başına ibadettir, sevap kazandırır. Rabbimizin
beraberliğini kazandırır, Hadis-i kudside buyuruluyor ki: "Kulum
beni nasıl bilirse, ona öyle muâmele ederim. Bana dua ettiği zaman da onunla
beraberim." Kabul olmazsa bile bu nimet bize kâfidir. Ki kabul
olmaması mümkün değildir. Bir hadis-i şerifte; "Allahü teâlâ
kerimdir, kendisine açılan elleri boş çevirmek istemez" buyuruluyor.
Yine bir rivâyet var ki; yapılan dualara karşılık olarak üç şeyden biri
verilir: Ya hemen kabul edilir, aynen, istenildiği gibi verilir veya tehir
edilir, sonra verilir. İstediği şey onun için o anda iyi olmayabilir. Şeker
hastasının tatlı istemesi gibi. Veya dünyada hiç verilmez ama, ahirette ona
sevap olarak verilir ve ona denilir ki: Sen dünyadayken dua etmiştin ya, kabul
olunmamıştı, işte bu sevaplar onun karşılığıdır. Bunun üzerine Eshab-ı kirâm
(aleyhimürrıdvan) dediler ki: Öyleyse biz de çok dua edeceğiz. Sevgili
Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyurdu: "O da size daha çok
verecektir."
Duaların kabul görmesi için helâl lokma yemeliyiz. Vücudumuz, haramlardan
beslenmişse veya sırtımızdaki elbiseler haramdan alınmışsa, yapılan dualar
kabul görmez...
Kırık kalple ve seher vakti yapılan dualar daha makbuldür...
Dua ederken, kabul olunacağına inanmak lazım. "Benim duamdan ne çıkar,
ben kötü bir kulum, şu kadar zamandır dua ediyorum da n'oldu? Bir netice
alamadım" demek yanlıştır.
Mahlûkâtın en kötüsü olan şeytan, cennetten çıkarılınca şöyle dua
etti: "Ya Rabbi kıyâmete kadar canımı alma, beni yaşat." Duası
kabul olundu. Kendi düşmanının bile duasını reddetmeyen Rabbimiz, hiç bizim
dualarımızı geri çevirir mi?
Dua ederken, yalvararak dua etmeli, muhtaç ve aciz olduğumuzu
düşünmeliyiz...
Huzurlu, sıhhatli zamanlarda dua edersek, sıkıntılı ve hasta olduğumuz
vakitlerdeki dualarımızın kabulüne vesile olur...
Duaya başlamadan önce tövbe etmeliyiz. Bilerek veya bilmeyerek yüzlerce
günâh işliyoruz. Tövbenin şartları yerine gelirse, hiç günâh işlememiş gibi
oluruz.
Duaya Rabbimize hamd ederek ve Salevat-ı şerife ile başlamalı, bitiminde de
yine Salevat-ı şerife okumalıyız. Salevât, kabul edilmiş duadır. Rabbimiz,
melekleri ile beraber sevgili Peygamberimize Salevat getiriyorlar.
Ne dua edersek edelim, daima "hayırlı ise olsun" demeliyiz. Neyin
hayırlı, neyin hayırsız olduğunu biz bilemeyiz, ama Rabbimiz bilir...