“Onlara, Allah'ın sevgisi içirilmiştir"
27/05/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Onların kalpleri, Allahü teâlânın rızâsına kavuşma gayretindedir.”
Muhammed bin Ömer Zevkî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 782 (m.
1380)’de Mekke-i mükerremede vefât etti. Büyük velîlerin ibretli hallerinden
anlatırdı. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Zünnûn-i Mısrî hazretleri anlattı: “Bir gün erken bir vakitte Abdullah bin
Mâlik’in kabrine gittim. Kabristanda yüzü örtülü bir kişi gördüm. Çukur bir
kabre rastlayınca orada duruyordu. Biraz sonra o şahsın Sa’dûn olduğunu gördüm.
Ona:
-Ey Sa’dûn, gel birlikte şu bedenlerimiz için ağlayalım, dedim. Bana;
-Allahü teâlânın huzûruna nasıl ve ne yüzle gideceğimize ağlamak,
bedenlerimiz için ağlamaktan daha lâyıktır. Keşke bu bedenler kabirde kendi
hâline çürümeye bırakılsaydı da, hesap vermek için diriltilmeseydi. Eğer sen
Cehenneme girersen, başkasının Cennete girmesi sana fâide vermeyecektir. Eğer
Cennete girersen, başkasının Cehenneme girmesi de sana bir zarar temin
etmeyecektir. Ey Zünnûn! Kıyâmet günü amel defterleri açıldığı zaman, O’na
nasıl cevap vereceğiz?
O, bunu söylerken 'Yardım et yâ Rabbî!' diye bağırdı. Ben de bayıldım.
Ayıldığım zaman, onun, elbisesinin kolu ile yüzümü sildiğini gördüm...”
Abdülazîz bin Tahhân hazretleri anlattı: Ebû Abbâs bin Atâ’ya
meâlen “Bana gerçekten hastalık isâbet etti. Sen merhamet edenlerin en
merhametlisisin” (Enbiyâ-83) âyet-i kerîmesi hakkında sorulunca şöyle
dedi:
Kurt, Eyyûb’un (aleyhisselam) vücûduna musallat olup, sıra kalbine gelince,
Hazreti Eyyûb’un kalbine doğru yürüdü. Bu sırada Eyyûb aleyhisselam, “Yâ
Rabbî! Sen bana bütün belâ ve musibeti versen, fakat kalbimi seni anmaktan
mahrûm etmesen, verdiğin belâ ve musibetin acısını asla duymam” dedi.
Sehl hazretleri buyurdu ki: “İnsanlar üç sınıftır. Bir kısmı, Allahü
teâlânın sevgi ve muhabbeti ile doludurlar, bunlar kerâmet beklerler. Bir
kısmı, tövbe edip, niçin hatâ ve isyanda bulunduklarının pişmanlığı içerisindedirler.
Bunlar Allahü teâlânın affını ümid ederler. Diğer bir kısmı da, gaflete dalıp,
şehvetlerinin peşinde koşarlar ki, bunlar da cezalarını beklerler.”
Zünnûn-i Mısrî, Allahü teâlânın sevgisiyle dolu olanları şöyle anlattı:
“Onlara, Allahü teâlânın sevgisi içirilmiştir. Kalplerindeki nefsin arzu ve
istekleri, günahların kötü akıbetlerinin korkusu ile ölmüştür. Onların
kalpleri, Allahü teâlânın rızâsına kavuşma gayretindedir.”