İlimsiz amel eden kimse boşuna zahmet çeker!
17/01/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
Dünyâda sahibini
günahlardan korumayan bir ilim, âhırette onu Cehennem azâbından nasıl kurtarır?
Muhammed
Bekrî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. Mısır’da doğdu. Zamânının
büyük âlimlerinden Halebî ve başkalarından okudu. Çeşitli ilimlerde üstün
dereceye yükseldi. Câmi-ul-Ezher’de ders okutmaya başladı. Şâziliyye yolunun
edebini insanlara öğretip yaydı. Çok kerâmetleri görüldü. 1638 (H.1048)
senesinde Mısır’da vefât etti.
Bu
mübarek zat buyurdu ki:
Farz
olan ibadetlerin yanında batınî ibâdetlerin de öğrenilmesi lâzımdır.
Bunlar; tevekkül, rızâ, şükür, sabır, tövbe, sıdk, ihlâs gibi kalb amelleridir.
Bunların zıddı olan; gazâb, riya, tûl-i emel, kibir, hırs ve tamah
etmekten sakınmak için bunları öğrenmek lâzımdır. Çünkü bunları yapmaya
devam ederken, Cehenneme müstahak olabilir. Onun çalışması da, kendisine zarar
veren şeyler üzerinde olmuş olur. Bazen, cenâb-ı Hakkın gazâbını celbedecek iş
yapar da, onu cenâb-ı Hakka tazarru ve niyaz zanneder. Bazen sırf riya
içerisinde bulunur da, onu Allahü teâlâya hamd ve insanları hayra davet
zanneder. Allahü teâlâya karşı işlediği günahları tâat zanneder. Cezayı
gerektirecek yerde, büyük sevap bekler...
Bu
anlatılanlar, ilimsiz amel edenlerin musibetidir. Riya ve ucb gibi
tehlikelerden, işlediği amellerini koruma yollarını bilmeyen kimse,
ibâdetlerinin sıhhatini zor sağlar. İbâdetlerini, riyadan, ucbdan
kurtaramayınca, ancak sıkıntı ve yorulma kalır. Bu da apaçık bir zarardır. Onun
için Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “İlim ile olan
uyku, cehâletle kılınan namazdan daha hayırlıdır” buyurdu. Çünkü ilimsiz olarak
amel eden kimse, yaptığı ibâdetleri ifsâd eder, bozar. Böylece boşuna zahmet
çekmiş, yorulmuş olur.
Dünyâda
sahibini günahlardan korumayan, ibâdete yöneltmeyen bir ilim, âhırette onu
Cehennem azâbından nasıl kurtarır? Bugün sâlih amel işlemeyen ve ömründen boşa
geçirdiklerini telâfi etmeye çalışmayan kimsenin kıyâmet günündeki hâlini,
Allahü teâlâ, Secde sûresinin 12. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle haber
veriyor:
“Yâ Habîbim! Müşriklerin, kıyâmet gününde Allahın huzûrunda,
hayâ ve pişmanlıktan başlarını eğmiş oldukları hâlde; 'Ey Rabbimiz! Bize,
isyanımız karşılığında vadettiğin azâbı gördük ve peygamberlerinin doğruluğunu
senden işittik. Bizi geri dünyâya gönder ki, orada sâlih amel işliyelim. Çünkü
biz, inkâr ettiğimiz, öldükten sonra dirilme ve kıyâmeti müşâhede ettik. Bu
işin hakîkatini yakînen anladık' dediklerini bir görsen.' O zaman;
'Ey ahmak, sen oradan gelmedin mi?' denilir.”
![](/content/images/ikonlar/Kardes_Sayfa4.jpg)