İbâdetlerin en kıymetlisi ilim ve fıkıh öğrenmektir
18/01/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Din bilgileri, dünyâda ve âhırette huzûru, saadeti kazandıran bilgilerdir.
İbn-i Münâvî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. Câmi’-us-Sagîr adlı
eseri açıklayan büyük âlim Münâvî’nin oğludur. O da babası gibi âlimdi.
Zamanındaki meşhur âlimlerin derslerine devam etti. Bütün hocaları
kendilerinden rivâyette bulunmaya onu salâhiyetli kılıp icâzet verdiler. 1613
(H.1022) senesinde Mısır’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Din bilgileri, dünyâda ve âhırette huzûru, saadeti
kazandıran bilgilerdir. Bunlar da iki kısma ayrılır: (Ülûm-i âliyye) yanî
yüksek din bilgileri ve (Ülûm-i ibtidâiyye) yanî âlet ilmleri. Yüksek din
bilgileri sekizdir: 1- (Tefsîr) ilmi. 2- (Üsûl-i kelâm) ilmi. Kelâm ilminin,
âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarıldığını öğreten ilimdir.
Bu ilim, Hadîka'da açık anlatılmakdadır. 3- (Kelâm) ilmi. Kelime-i
şehâdeti ve buna bağlı olan, îmânın altı temel bilgisini öğreten ilimdir.
4- (Üsûl-i hadîs) ilmi. Hadîs-i şerîflerin çeşitlerini öğreten ilimdir.
5- (İlm-i hadîs). Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ef’âl, akvâl
ve ahvâlini öğretir. 6- (Üsûl-i fıkıh) ilmi. Fıkıh bilgilerinin âyet-i
kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarıldığını öğretir. (Menâr)
adındaki üsûl kitâbı meşhûrdur. 7- (Fıkıh) ilmi. Ef’âl-i mükellefîni
öğretir. Yani, beden ile yapılması ve sakınılması lâzım olan emirleri ve
yasakları ve mubâhları öğretir. Fıkıh bilgisi dörde ayrılır: İbâdât, münâkehât,
mu’âmelât ve ukûbât. 8- (İlm-i tasavvuf), Kalb ile yapılması ve sakınılması
lâzım olan şeyleri ve kalbin, rûhun temizlenmesi yollarını öğretir. Buna (İlm-i
ahlâk), (İlm-i ihlâs) da denir.
Bu sekiz ilimden, kelâm, fıkıh ve
ahlâk bilgilerini lüzûmu kadar öğrenmek ve çoluk çocuğuna öğretmek, her
Müslümâna "Farz-ı ayn"dır. Öğrenmeyenler ve çoluk çocuğuna
öğretmeyenler büyük günâh işlemiş olur. Öğrenmeye lüzûm görmeyen, ehemmiyet
vermeyen ise, kâfir olur, îmânı gider. Bu üç ilmin lüzûmundan fazlasını ve
öteki beş yüksek din bilgisini ve ulûm-i akliyyeyi öğrenmek "Farz-ı
kifâye"dir. Kur’ân-ı kerîmden bir miktar ezberledikden sonra, fıkıh
öğrenmek lâzımdır. Çünkü Kur’ân-ı kerîmin hepsini ezberlemek farz-ı kifâyedir.
Lâzım olan fıkıh bilgilerini öğrenmek ise, farz-ı ayndır. Muhammed bin Hasen
Şeybânî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki: Her Müslümânın harâmları,
helalleri bildiren iki yüz bin fıkıh bilgisini öğrenmesi lâzımdır. Farzlardan
sonra ibâdetlerin en kıymetlisi, ilim ve fıkıh öğrenmektir.