Evliyâya sû-i zan etmek!..
18/09/2024 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Irak’ta yetişen
evliyâdan Bekâ bin Bâtû hazretleri devrinde üç âlim, bu zâtın
ziyâretine geldiler bir akşam.
Oturup
sohbet ettiler.
Derken
yatsı ezanı okundu.
Ve
namaza kalktılar...
Bekâ
hazretleri imâm oldu. Bu üç âlim, kıraatini beğenmediler bu zâtın.
Hattâ
"okuması tecvîde uygun değil" dediler içlerinden.
"Bu
zât tecvîd bilmiyor, böyle velî olur mu?" diye düşündüler...
Derken
vakit ilerledi.
O
evde misâfir kaldılar.
Sabahleyin
uyanınca üçü de ihtilâm olmuştu...
Yakında
bir “nehir” vardı.
Gusletmek
için çıkıp, nehre girdiler üçü de.
Sudan
çıktıklarında, elbiselerinin üzerinde koca bir “aslan”ın yattığını görüp
dehşete kapıldılar! Ne yapacaklarını şaşırdılar!
Bunun
hikmetini, anlar gibi oldular.
O
esnâda büyük velî göründü kapıda.
Aslan
onu görünce koştu ve yüzünü sürmeye başladı bu zâtın ayağına.
Onlar,
bunu görüp, anladılar hatâlarını.
Sû-i
zanları, muhabbete dönüştü.
Büyüklüğüne
inandılar.
Ve
hattâ sevdiler onu.
Hem
cân-ü gönülden.
Aralarında
konuşup;
“Biz
ne yaptık. Bir ‘Allah adamı’nda kabâhat aradık” deyip çok mahcup
oldular!
Ve “talebesi” oldular bu büyük velînin.