Nasıl kadı oldu?
11/05/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Seleme bin Dînar hazretleri şöyle anlatıyor:
Zamanın Halîfesi Ebû Câfer, o devrin en
büyük âlimlerinden olan Ebû Hanîfe, Süfyân-ı Sevrî, Mis'âr bin Kedam ve Şüreyk
bin Abdullah’a haber gönderip huzuruna çağırdı.
Bunlar birleştiler.
Ve yola çıktılar...
Ancak Süfyân-ı Sevrî yolda kaçtı.
Böylece diğer üçü kaldı.
Bunlar halîfenin huzuruna çıktılar.
Halîfe, İmâm-ı âzama;
"Sen kadı olacaksın" dedi.
Ebû Hanîfe;
"Ben Arap değilim. Arapların ileri
gelenleri, vereceğim hükmü kabul etmezler" dedi.
Halîfe Mansur;
"Bu işin soyla alâkası yok. Burada
ilim lâzım, sen de büyük âlimsin" dedi.
Ebû Hanîfe;
"Ben bu işe lâyık değilim. Sözüm
doğruysa böyle diyorum. Yalansa, yalancıdan kadı olmaz" buyurdu.
Halîfe "pekâlâ" dedi.
Ve Mis'ara teklîf etti.
Mis'âr, Halîfeye dönüp;
“Nasılsın, çocuklar ne yapıyor,
hayvanların ne âlemde?" diye
sormaya başladı.
Mansur kızdı ve;
“Götürün bu deliyi!" dedi.
Geride Şüreyk kalmıştı...
O da halîfeye;
“Ben sevdâvî denen bir hastalığa
yakalandım" dedi.
Ancak Halîfe Mansur;
"Mühim değil, ilâç alırsın" dedi.
Ve kadılığa tâyin edildi...