Kusursuz dost arayan dost bulamaz...
12/05/2019 Pazar Köşe yazarı S.K
Arkadaşlık, yakın akrabalık gibidir.
Çocuğumuz bir günah işlerse onu hemen terk eder miyiz? Arkadaşı da
hatasından dolayı terk etmek hiç uygun değildir. Kusurunu düzeltemeyen arkadaşı
bırakmamalı, çünkü dört başı mamur arkadaş bulunmaz.
Kusursuz dost arayan dost bulamaz.
"Külfetsiz nimet, dikensiz gül, engelsiz yâr olmaz” demişler. Birlikte
çalıştığımız, beraber olduğumuz kimselerde, arkadaşlarımızda hata ve kusur
olabilir. Fakat bunun yanında onların nice güzel özellikleri de
vardır. Onun için insan, bir kusuru yüzünden darılıp pek çok güzel
özelliklere sahip olan arkadaşından veya arkadaş ortamından uzaklaşmamalı.
Yoksa yalnız kalır. Öncekinden daha fazla sıkıntılarla karşılaşır.
Feridüddin Attar hazretleri
"rahmetullahi aleyh" anlatır:
Vaktiyle, bir dergâhta hizmet eden
talebelerden biri, bir gün hocasına dedi ki:
"Efendim, zat-ı âlinize elimden
geldiği kadar hizmet etmeye, teveccüh ve muhabbetlerinizi kazanmaya gayret
ediyorum. Fakat dergâhtaki bazı kardeşlerimiz farklı karakterlerde. Onların
davranış ve sözleri beni çok rahatsız ediyor. Bu şekilde birçok kardeşimiz de
bazılarından rahatsız oluyor. Bu sebeple dergâhtan ayrılmayı düşünüyoruz.
Müsaade buyurursanız, dışarıdan hizmete devam etmek istiyoruz."
Bunu üzerine hocası buyurdu ki:
"Evladım, beni iyi dinle! Soğuk bir kış sabahı idi. Her taraf buz
kesiyordu. Hayvanlar soğuktan telef olmamak için birbirlerine
sarılıyorlardı. Bir kirpi sürüsü de, donmamak için birbirine sarıldı. Az
sonra, okları birbirlerine batınca ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine
tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan
donmakla, batan okların acısı arasında gidip geldiler. Nihayet arkadaşının
oklarının acısına tahammül edebileceklerini anlayınca birbirlerine sımsıkı
sarıldılar ve böylece donmaktan kurtuldular. Yoksa hepsi de donarak
öleceklerdi... İşte evladım, sizler de bu dergâhta birbirinizin oklarına
tahammül ederseniz acı çekersiniz, hatta bu acılar nefsinizi terbiye etmenize
faydalı olur. Fakat 'biz bazı arkadaşlarımızın oklarına tahammül edemeyiz,
burayı terk ederiz' derseniz, dışarıda donar, helâk olursunuz. Kararınızı buna
göre verin..."
Bu sözleri işiten talebe, arkadaşlarıyla
beraber tövbe etti ve dergâhta hizmetine devam etti...
Ünlü Alman sosyoloğu Arthur
Schopenhauer, bu kıssayı Feridüddin Attar hazretlerinin kitabından okuyarak,
derslerinde misal olarak anlatmıştır...
Hülasa, insanlar birbirlerini
kusurlarıyla birlikte ve olduğu gibi kabul etmeli...