Tövbenin kabulünün şartları
18/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Tövbe eden: 1-
İşlediği günâha pişmân olup üzülmelidir. 2- O günâhtan hemen
vazgeçmelidir. 3- Onu bir daha yapmamaya azmetmelidir.
Allahü
teâlâ, Kur’ân-ı hakîminde buyurmuştur ki:
“Ey
müminler, Allah’a tevbe (tövbe) edin ki kurtuluşa eresiniz.” [Nûr, 31]
“Ey
günâhta haddi aşanlar (Ey günâhı çok olan kullarım), Allah’ın rahmetinden
ümîdinizi kesmeyiniz. Zira Allah, bütün günâhları affeder. O, gafûr ve rahîmdir
(O sonsuz mağfiret ve nihâyetsiz merhamet sâhibidir; mağfireti, affı, merhameti
çoktur).” [Zümer,
53]
Allahü
teâlâ, bir hadîs-i kudsîde buyurdu ki: "Ey kulum, af dilediğin
müddetçe, günâhlarının çokluğuna bakmadan affederim. Günâhların bulutlara kadar
yükselse de, yine affederim. Yer dolusu günâhla gelsen, yer dolusu mağfiretle
karşılarım. Yeter ki îmân ile gel.” [Tirmizi]
Yine “Hak
teâlâ buyurdu ki: Ey Âdemoğlu, duâ edip, benden af dilersen, günâhların ne
kadar çok, ne kadar büyük olursa olsun, hiçbirine bakmadan seni affederim.
Göklere ulaşacak kadar günâh işlesen; ama rahmetimden ümîdini kesmeyip, benden
mağfiret dilersen, seni affederim.” [Tirmizî]
Günâhkâr
bir kul, tövbe edince, Cenâb-ı Hak, hem o kulunun günâhlarını affeder, hem de
kulu tövbe ettiği için sevinir. Evet biz, günâhımıza pişmân olunca, Cenâb-ı Hak
seviniyor.
Hadîs-i
şerîflerde buyuruldu ki:
“Allahü
teâlâ, kulunun tövbe etmesine, çölde devesini kaybedip sonra bulan bir kimsenin
sevinmesinden daha çok sevinir.” [Buhârî]
“Allahü
teâlâ, tövbe edenin tövbesinden dolayı, susamış kimsenin, suya kavuşmasından,
çocuğu olmayanın çocuk sâhibi olmasından ve bir şey kaybedenin o yitiğini
bulmasından daha çok sevinir. Her kim içten ve bir daha günâha dönmemek üzere
Allah’a tövbe ederse, Allah da onun günâhlarını yazan iki meleğe, kendi
organlarına ve günâh işlediği yere, bütün bunlara günâhlarını unutturur.” [Ebul-Abbâs]
“Allahü
teâlâ, herkese unutturunca, günâh işlediğine şâhid kalmaz.” Ne büyük lütuf ve ihsân.
“Günâh,
kalbde bir iz bırakır, tövbe ve istiğfâr edilince, o leke kaybolur, kalb
cilâlanır.” [Tirmizi]
Büyük
âlim Ebû Saîd Muhammed Hâdimî, “el-Berîka”sında buyurmuştur ki:
Günâhtan
sonra, hemen tövbe etmek farzdır. Hattâ tövbeyi geciktirmek, bu günâhı
işlemekten daha büyük günâhtır. Tövbe edilmediği müddetçe bu günâh, her gün bir
misli artar. Bunun
için de, ayrıca tövbe etmek gerekir.
Her
Müslümân tövbe ederken, şu üç şartı gözetmelidir:
1-
İşlediği günâha pişmân olup üzülmelidir.
2- O
günâhtan hemen vazgeçmelidir.
3-
Onu bir daha yapmamaya azmetmeli, karâr vermelidir.
Bu üç
şartı yapmadan, yalnız dil ile tövbe etmek, yalancılık olur.
Zâten “Tevbe
(Tövbe)”: “Bir harâmı, günâhı işledikten sonra, pişmân olup, Allahü teâlâdan
korkmak, bir daha yapmamaya karâr vermek” demektir.
Hadîs-i
şerîflerde buyurulmuştur ki:
“Günâhınız
çok olup göklere ulaşsa, tövbe edince, Allahü teâlâ tövbenizi kabûl
buyurur.” [İbn-i
Mâce]
“Tövbe,
günâhtan sonra, o günâhı bir daha yapmamaktır.” [İmâm-ı Ahmed]
Tövbe
edenin günâhları affolur. Bir hadîs-i şerîf meâli şöyledir:
“Günâhtan
tövbe eden kimse, günâh işlemeyen kişi gibi olur.” [İbn-i Mâce]
Bu âyet-i kerime ve hadis-i şerifler gösteriyor ki, tövbe
edince, her günâh affolur.