Türk-İslâm kültürünün yeniden doğuşu...
21/01/2025 Salı Köşe yazarı R.A
Seyyid Ahmed Arvâsî: "İnanıyorum ki, hem Türk, hem Müslümân olmak, hem
de muâsır dünyâya öncülük etmek mümkündür."
Bizler, millet olarak, hoşgörü, sevgi, şefkat,
merhamet timsâli Hoca Ahmed Yesevî’lerin, Hazret-i Mevlânâ’ların, Hünkâr Hâcı
Bektâş-ı Velî’lerin, Hâcı Bayrâm-ı Velîlerin, Yûnus Emre’lerin yolundayız
diyen merhûm seyyid Ahmed Arvâsî hocamızın güzel ahlâkı, kendisini
tanıyan herkesce müsellemdir. Tevâzuu, evine gelen talebelerine bizzât kendi
eliyle çay ikrâm edecek kadar güzeldir. Cömertliğine gelince, bu vasfını,
dünyânın en cömert insanı olan mübârek dedesi Peygamber Efendimizden tevârüs
ettiği için, ayrıca anlatmak zâittir.
Önce, onun inancı, fikrî yapısı, düşüncesi,
tesbîtleri, fikriyâtı, arzûları, temennîleri, ümîdleri ve hedefleri hakkında
kendi kaleminden bir nakil yapalım:
Seyyid Ahmed Arvâsî Beyi, doğru bir şekilde
anlayabilmek için, onun “Size Sesleniyorum-I-II” ve “Hasbihâl-1-2-3-4-5-6” başlıklı
kitâblarının “Önsöz”lerindeki bizzât kendisine âit şu ifâdeleri okumak
lâzım. Çünkü bir kimseyi, en iyi kendisi anlatır:
Ben, İslâm îmân ve ahlâkına göre yaşamayı en büyük
saâdet bilen, Türk milletini iki cihânda azîz ve mesût görmek isteyen ve
böylece İslâm’ı gâye edinen Türk milliyetçiliği şuûruna sâhibim. Benim
milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuûruna
yer yoktur. İster azınlıklardan gelsin, isterse çoğunluktan gelsin her türlü
ırkçılığa karşıyım.
Bunun yanında, Şanlı Peygamberimizin “Kişi,
kavmini sevmekle suçlandırılamaz”, “Kavminin efendisi, kavmine hizmet
edendir” ve “Vatan sevgisi îmândandır” tarzında
ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım.
İslâmdan zerre ta’vîz vermeden, yepyeni kadrolar ve
müesseseler ile zamanımızın bütün mes’eleleri, vahyin, Peygamber teblîğlerinin
ve Sünnet yoluna bağlı büyük müctehidlerin açıklamalarının ışığında, yeniden
bir tahlîle ve tertîbe tâbi tutulabilir.
İnanıyorum ki, hem Türk, hem Müslümân olmak, hem de
muâsır dünyâya öncülük etmek mümkündür. Ecdâdımız, bütün târihleri boyunca bunu
denediler ve başarılı oldular. O hâlde, bizler
niye bu târihî misyonumuzu yerine getirmeyelim?...
Aslâ unutmamak gerekir ki, yabancı ideolojiler,
yabancı ve istîlâcı devletlerin fikir paravanalarıdır. Milletleri içten vuran
sinsi tuzaklardır. Bunu bildiğim, buna inandığım içindir ki, Türk
milletini parçalama oyunlarına ve tertiplerine karşı durmayı, büyük bir nâmûs
ve vicdân borcu bilmekteyim.
Yine Şanlı Peygamberimizin “İlim, mü’minin
kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa almalıdır” tarzında formülleştirdiği
mukaddes ölçüye bağlı olarak, hızla muâsırlaşmak gereğine inanmaktayım. Bu,
Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin yeniden doğuşu (rönesansı) olacaktır.
***
Günümüzde bütün dünyâda cereyân eden hâdiseler
muvâcehesinde belirtmek durumundayız ki, Yunus Emre’miz: “Yaratılmışı
severim Yaratandan ötürü” demektedir.
Şek ve şüphe yok ki, İslâm ve Türk
Târihi boyunca, bütün büyüklerin nasîhatleri arasında, bu kabîl güzel
tavsiyelerin bulunduğunu görmekteyiz.