Cennet lisanı...
21/09/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Cennette kullanılan yazı Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab,
sözlükte, "güzel" demektir. Arabî, "güzel
dil" demektir. Arap ırkıyla alakası yoktur.
Arapların, Farsların ve daha önce bin yıl kadar
Osmanlıların kullandığı harfler, Arap harfleri değil, İslam harfleridir. Arapça
Cennet lisanıdır. Cennette kullanılan yazı da Arapların kullandığı İslam
harfleridir. Arab, sözlükte, "güzel" demektir. Arabî
[Arapça], "güzel dil" demektir. Arap ırkıyla alakası
yoktur.
Her lisan, insanlar tarafından meydana getirildi.
Arapça ise, insanlar yaratılmadan önce de vardı. İlk insan olan Âdem
aleyhisselam Cennetin her yerinde (Lâ ilâhe illallah) yazılı
olduğunu gördü. Yani, insanlar yokken de bu harfler, bu lisan vardı. (Mir’at-ı
Medine, Ruh-ül beyan tefsiri)
Ruh-ul-beyan tefsirinde, Maide
sûresinin 18. âyetinin tefsirinde, Hazret-i Ömer’in haber verdiği şu hadis-i
şerif bildiriliyor:
(Âdem aleyhisselam, “Ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam
hakkı için beni affet!” diye dua edince, Allahü teâlâ “Onu daha yaratmadım.
Nereden bildin?” buyurdu. “Ya Rabbi! Arşta, La ilahe illallah Muhammedün
Resulullah yazısını görünce, anladım” dedi) [Bu
hadis-i şerif, imam-ı Beyhekî’nin Delail kitabında ve
yine hadis âlimlerinden Hâkim-i Nişapurî’nin Müstedrek kitabında
yazılıdır.]
İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki:
Mushaf'ı Arapçadan başka harfle yazmak ve başka dile
tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak haramdır. Arapçadan başka
harfle yazmak ve böyle yazılmış Mushaf’ı okumak haramdır. Kur'ân-ı kerimi başka
dile tercüme edip, Kur'ân-ı kerim yerine bunu okumak ve Mushaf'ı Arabî
harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile söz birliğiyle
haramdır. Kur'ân-ı kerimi böyle yazarken ve başka dile tercüme ederken, Allah
kelamının icazı [mucize özelliği] bozulmakta, nazm-i ilahi değişmektedir. Bunun
gibi sebeplerle de, Kur'ân tercümesi namazda okunamaz. (Fetava-i
fıkhiyye)
Namazda her şey Arapça okunsa sadece iftitah
tekbiri (Allahü ekber) yerine bunun herhangi bir dildeki
tercümesi söylense namaz yine sahih olmaz. (Redd-ül-muhtar)
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 4.12.1997 gün ve 103
sayılı kararı da özetle şöyledir:
(Kur’ândan kolayınıza
geleni okuyun!) mealindeki
âyetinde olduğu gibi, Resulullah da namaz kılmayı tarif ederken, (Kur’ândan
hafızandakilerden kolayına geleni oku!) buyurmuştur. Bu itibarla
namazda Kur’ân okumak; Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır. Kur’ân,
sadece mâna olarak değil, Resulullah'ın kalbine elfazı [sözleri] ile
indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mâna Kur’ân değildir.
Çünkü indirildiği elfazın dışında, hattâ Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade
edilen mâna, Kur’ân değildir. Kur’ân kavramında sadece mâna değil, bir rüknü
olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’ân denilmez ve Kur’ân
hükmünde olmaz.