"Onun yerine, at hırsızını tayin ettik"
27/09/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
Bir hırsız at çalıp satardı... Bir defasında o bölgenin en büyük
âlimi ve evliyasının atını çalmak için ahırına girdi. İşte ne olduysa
ondan sonra oldu!..
Anadolu’da yetişen evliyanın büyüklerinden olan Abdullah-ı İlâhî
hazretlerinin sohbetleri çok tesirli ve faydalı olurdu... Yine bir
gün sohbet ederken, söz çalışmak ve gayretten açılmıştı ve; “İnsan çalışıp,
gayret göstermedikçe olgunlaşamaz ve bir mertebeye ulaşamaz” buyurmuştu. Bu
sırada sohbetinde bulunan bir âlim, bu sözleri işitince, kendi kendine bu sözü
kabullenmeyip, "at hırsızı kıssası" diye bilinen bir hâdiseyi
hatırladı. Peki onun hâli nasıl oldu diye düşündü. Abdullah-i İlâhî, o âlimin
kalbinden geçen düşünceleri kerametiyle anlayıp, o ânda ona sohbetinde
bulunanlara dönüp şöyle anlattı:
-Bir hırsız geceleri at çalıp satardı. Ömrünü böyle heba ederdi. Bir
defasında da, bulunduğu şehrin en büyük âlimi ve evliyasının atını çalmak için
ahırına girmişti. Tam atı çözüp götüreceği sırada, ahırın duvarı yarılıp,
içeriye bir nûr yayıldı. Bu nûr içinde, iki nûr yüzlü zât gözüktü. Hırsız bu
hâli görünce, kendini hemen at gübrelerinin arasına atıp gizlendi. Korku ve
telaş içinde boğazına kadar gübre içine gömüldü. Bu sırada yarılan ahırın diğer
duvarından daha parlak bir nûr gözüktü. Bu nûr arasında da, o zamanın kutbu, en
büyük velîsi olan ev sâhibi çıktı. Öncekiler onu görünce hürmet göstererek
selâm verdiler. Ev sâhibi diğerlerine niçin geldiklerini sorunca;
"Falan evliya arkadaşımız vefat etti. Onun yerine kimi tayin edeceğiz?
Size arz etmek istedik" dediler. Atların sâhibi olan
zât;
"Onun yerine, at hırsızını tayin ettik" dedi.
Soran iki zât da evliya olup ricâl-ül-gayb denilen velîlerden idiler. At
hırsızlığı yapmaya gelen kimsenin, gübreler arasına gömülüp saklandığını
biliyorlardı. Hemen yanına varıp, onu oradan çıkardılar, gönlünü alıp,
tebrik ederek kucakladılar. Atların sâhibi ve zamanın kutbu evliya zatın da
yanına gelip, elini öptüler. Sonra hep birlikte vefat eden arkadaşlarının
cenazesini kaldırmaya gittiler...
Abdullah-ı İlâhî hazretleri, sohbetinde bulunanlara bunu anlattıktan sonra
şöyle dedi:
-Şimdi at hırsızlığı yapmaya giden kimse, nasıl bir çalışma yaptı da
ricâl-ül-gayb denilen evliya arasına girdi? diye bir sual hâtıra
gelmesin! Çünkü o zavallının gübreler arasında mahcubiyetinden ne kadar
zorluk ve ne kadar pişmanlık çektiği bellidir. Kurtuluş yolu kalmadığını
kesinlikle anlayınca, at çalmak üzere harama yönelişinden dolayı bütün kalbiyle
pişman olup, o zamana kadar yaptığı işlere bir daha dönmemek üzere öyle bir
tövbe (Tövbe-i nasuh) etti ki, işlediği kötü işlerden gönlü temizleniverdi...