Resûlullah Efendimize uymak nasıl olur?..

29/01/2023 Pazar Köşe yazarı S.K

Nasihatlerin başı şudur ki, İslamiyet’in sahibine yani Peygamber Efendimize “aleyhissalâtü vesselâmü vettehıyye” uymak lazımdır.

 

 

Cenâb-ı Hak, hepimizi, dünya ve ahiretin efendisi ve bütün insanların her bakımdan en yükseği ve en iyisi olan, Muhammed Mustafa’ya “sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi olmak saadetiyle şereflendirsin! Çünkü Cenâb-ı Hak, (Peygamber Efendimize tâbi olmamızı, Ona uymamızı sever.)  Kur'an-ı kerimde mealen,  (Allahü teâlâyı seviyorsanız, bana tâbi olunuz! Allah, bana uyanları sever.) [Al-i İmran 31] buyuruldu. Ona uymanın ufak bir zerresi, bütün dünya lezzetlerinden ve bütün ahiret nimetlerinden daha üstündür.

Hakiki üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine tâbi olmaktır ve insanlık şerefi ve meziyeti, Onun İslamiyet’ine uymaktır. [(Sünnet) kelimesi, üç ayrı mânâya gelir. Burada, İslamiyet demektir.]

Ona tâbi olmak, yani Ona uymak, Onun gittiği yolda yürümektir. Bu yola (Dîn-i islâm) denir. Ona uymak için, önce iman etmek, sonra Müslümanlığı iyice ögrenmek, sonra farzları yapıp haramlardan kaçınmak, daha sonra, sünnetleri yapıp mekruhlardan kaçınmak lazımdır. Bunlardan sonra, mübahlarda da Ona uymaya çalışmalıdır.

Mesela, Ona uyan bir kimsenin, gün ortasında bir parça uyuması, ona uymaksızın, birçok geceleri ibadetle geçirmekten, kat kat daha kıymetlidir. Çünkü (Kaylûle etmek) yani öğleden önce biraz yatmak, Peygamber Efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” âdet-i şerîfesi idi.

Yine Onun dininin emrettiği için, bayram günü oruç tutmamak ve yiyip içmek, Onun yolunda bulunmayıp senelerce tutulan oruçlardan daha kıymetlidir. İslamiyet’in emri ile fakire verilen az bir şey ki, buna zekât denir, kendi arzusu ile dağ kadar altın sadaka vermekten daha efdaldir.

Emîr-ül mü’minin Ömer “radıyallahü anh”, bir sabah namazını cemaat ile kıldıktan sonra, cemaate bakıp, bir kimseyi göremeyince sordu: Eshâbı dediler ki, (Geceleri sabaha kadar ibadet ediyor. Belki şimdi uyku bastırmıştır). Emîr-ül mü’minin buyurdu ki: (Keşke bütün gece uyuyup da, sabah namazını cemaat ile kılsaydı, daha iyi olurdu.) [Bu fazilet, Ehl-i sünnet itikadında olan imamın cemaati içindir.]

İslamiyet’ten sapmış olanlar, sıkıntı çekip ve mücâhede edip, nefislerini ve kötü arzularını körletiyor ise de, bunu İslamiyet’e uygun yapmadıklarından kıymetsizdir.

İslamiyet’e tâbi olanlar ise, latif cevahir ve kıymetli elmaslar ile meşgul olan mücevherciler gibidir. Bunların işi az, kazançları pek çoktur. Bazen bir saatlik çalışmaları, yüz binlerle senenin kazancını hâsıl eder. Bunun sebebi şudur ki, İslamiyet’e uygun olan amel, Hak teâlânın makbulüdür, beğendiğidir.

Hülasa, Peygamber Efendimize  “sallallahu aleyhi ve sellem” uymak, Onun bildirdiği gibi inanmak yani Ehl-i sünnet itikadında olmak, ayrıca amelde ve ibadetlerde, Ona, nasıl uyulacağını bildiren Ehl-i sünnetin dört mezhebinden birine tabi olmak demektir.