“Beni hocana götür!”
30/01/2025 Perşembe Köşe yazarı A.U
Balıkesir’in Bigadiç
kazâsına bağlı Adalı köyünde bir velî yatıyor…
Davut
Dede. (Rahimehullah)
O
devirde bir kişi vardı ki, bu mübârek zâtı çekemiyor, aleyhinde konuşuyordu
dâima.
Bir
gün de;
"Ey
zındık, ey bid'at sâhibi!” diye başlayan, hakâret ve iftirâlarla dolu bir mektup
yazıp gönderdi bu zâta.
Davut
Dede okudu.
Ve
cevâbını yazdı.
Bir
kese dolusu parayla birlikte bir talebesine verip;
“Hemen
git, bunları o kimseye ver” buyurdu.
Talebesi;
“Başüstüne”
dedi.
Ve
götürüp verdi.
Mektup
şöyleydi:
"Muhterem
efendim! Günahlarımı almakla bana çok büyük iyilik yapmışsınız. Bu iyiliğinize
karşı ben de bu paraları size hediye ediyorum. Lütfen kabul edin.”
Adam
mektubu okudu...
Fevkalâde
utandı!
Çok
pişmân olup;
“Beni
hocana götür” diye
ricâ etti.
Pişmânlığını
bildirip af dileyecekti.
Dergâha
yaklaşınca;
“Biraz
dur!” dedi.
Boynuna
bir “ip” geçirdi. İpin ucunu da o gence verip;
“Bu
yularımdan tutup, çeke çeke hocanın huzûruna götür” dedi.
Talebe;
“Bunu
yapamam” deyince “Sen beni dinle; bu hâlimi görür de belki affeder” dedi.
O şekilde girdiler huzûra. Ve affa kavuşup “talebesi” olmakla
şereflendi o gün.