Kul haklarına riayet etmeyeni kimse sevmez

30/09/2020 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Kul hakkının önemini bilip bundan sakınan bir Müslüman, kesinlikle tartışmaya giremez, kavga edemez, kalp kıramaz.

 

Kul hakları -5-

Evliya zâtları herkes seviyor da, biz birbirimizi niçin sevemiyoruz? Neden kalplerimiz kırılıyor, birbirimizden çok sıkıntı çekiyoruz? Bunların sebebi, kul hakkına riayet etmemek ve haramlardan sakınmamaktır. Allahü teâlâ, günahları ikiye ayırmıştır: 

Birincisi, kendisiyle kulları arasındaki günahlardır. 

İkincisi de, kulların birbiri arasındaki günahlardır. Bunlara "kul hakları" diyoruz. Cenâb-ı Hak, kendisiyle kulu arasındaki günahları affeder veya cezalandırır. Bu, Rabbimizin bileceği iştir, ama kullar arasındaki günahlarda mutlaka adalet olacaktır. Yani ahirette kul haklarından herkes hesaba çekilecektir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: 

(Âhirette sırât köprüsünde her Müslümana yedi sual sorulacaktır: Birincisi imandan, ikincisi namazdan, üçüncüsü oruçtan, dördüncüsü hacdan, beşincisi zekâttan, altıncısı gusülden sorulacaktır. Yedinci suale gelince, Peygamberler bile mâsum oldukları hâlde, bu sualden korkarlar. O da kul hakkıdır.)

Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. İşte, kul hakkının önemini bilip bundan sakınan bir Müslüman, kesinlikle tartışmaya giremez, kavga edemez, kalp kıramaz. Çünkü kul hakkından korkar. Hele kalp kırarak kul hakkına girmek, çok büyük günahtır. Bunun için Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Bir müminin kalbini kırmak, 70 defa Kâbe'yi yıkmaktan büyük günahtır.) 

Âriflerin ışığı, velîlerin önderi, İslâmın bekçisi ve Müslümânların baş tâcı İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî hazretleri bir mektubunda bakın ne buyuruyorlar: 

“Sakının, sakının! Kalp kırmaktan çok sakının. Bir müminin kalbini kırmak, 70 kere Kâbe'yi yıkmaktan daha büyük günahtır. Bizim dînimizde, kâfirlikten sonra en büyük günah, kalp incitmektir. ”

İslâmın emir ve yasaklarını anlatan (Fıkıh) kitaplarında, “Hanımının haklarına riayet edemeyecek olan kimse, kul hakkına girmemek için evlenmesin!” buyuruluyor. Yani kadın, esir değildir, köle değildir, hizmetçi de değildir. Bunun için bazı İslam büyükleri, kul hakkı geçmesin diye, kendi hanımından ve hatta  kendi çocuğundan bile, bir bardak su istemez, kalkıp kendileri alırdı. Bazı büyükler de, emir vermemiş olmak için, (Bir bardak su verir misin?) derler, kul hakkından çok korkarlardı. Sarhoştan, hırsızdan ve hatta yol kesen eşkıyadan, (Evliya) olmuş, fakat gönül incitenlerden evliya çıkmamıştır.