"Allahın izniyle şeytanı yakalayıp bağladım..."
17/05/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Ebü'l-Hasan Cûsukî hazretleri evliyânın meşhurlarındandır.
Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin halîfelerinden, Ali bin Hîtî'nin talebesi
idi. Irak’ta Cûsuk köyünde doğdu. On ikinci asır sonlarında orada vefât etti.
Pekçok talebe yetiştirdi.
Ali bin Hîtî hastalanmıştı. Kendisini, başta Abdülkâdir-i
Geylânî hazretleri olmak üzere, Bekâ bin Batû, Ebû Saîd Kaylevî, Ahmed Cûsukî
Sarsarî gibi büyükler ziyâret ettiler. Ali bin Hîtî, hizmetinde bulunan Ebü'l-Hasan
Cûsukî'ye sofrayı kurmasını emretti. Ebü'l-Hasan sofrayı kurdu. Ancak, ekmeği
koymağa kimin önünden başlayacağında tereddüt etti. Bir mikdar düşündükten
sonra, ekmeğin hepsini birden sofranın ortasına koydu. Abdülkâdir-i Geylânî
hazretleri; "Ne güzel hizmetçin var? Sofrayı hemen hazırladı"
buyurarak iltifât etti. Ali bin Hîtî de; "Ben de, hizmetimde bulunan bu
kimse de sizin emrinizdeyiz" diye karşılık verdi. Arkasından Ebü'l-Hasan'a
dönüp; "Bundan sonra üstâdın Abdülkâdir-i Geylânî hazretleridir. Artık ona
hizmet edeceksin!" deyince, Ebü'l-Hasan ağlamaya başladı. Bunun üzerine,
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri; "Hasan, emdiği memeden başka meme emmek
istemiyor, bırak üstâdından feyiz almaya devâm etsin" buyurdu...
Abdurrahmân bin Ebü'l-Hasan ve Ümran Büreydî Dârânî, Ebü'l-Hasan
Cûsukî'yi ziyâret için yola çıktılar. Cûsuk'un karşısından Dicle'yi geçtiler.
Yolun kenarında, görünüşü çirkin ve pis kokulu bir adamın zincirlerle bağlı
olduğunu gördüler. Onlara; "Ne olur, Ebü'l-Hasan'a söyleyin de beni çözüversin.
Beni bu hâle o koydu" diye yalvardı. Ebü'l-Hasan'ın huzûruna
vardıklarında, durumu arz etmeye kalmadan kendisi söze başladı:
"Sizin yolda gördüğünüz şeytandı. Onu cezâlandırdım. Çünkü
o, ikide bir gelip îmân sâhiplerini saptırmak için çabalıyor, onlara vesvese
veriyordu. Kaç defâ gelmemesi için tembîh ettim. Sözünde durmadı. Gelip,
dostlarımı rahatsız etti. Ben de Allahü teâlânın izniyle onu yakalayıp
bağladım..."
Ebü'l-Hasan Cûsukî hazretleri buyurdu ki: "Âlimlerin
bozulmasının alâmeti ikidir: Biri, bildiklerini yapmazlar, bilmedikleriyle amel
ederler. İkincisi, yapmamaları emredilen şeyleri yaparlar."
"Faydasız söz söylemek ve herkesle haşır neşir olmak,
Allahtan yüz çevirmenin alâmetidir."
"Bir kimsenin Cehennemlik olduğu, üç şeyde açıkça görülür: Kendisine ilim verilir, amelden mahrûm edilir. Amel verilir, ihlâstan mahrum edilir. Allah adamlarının sohbetleri ile şereflenir, onlara hürmet etmez."