CEVAP
Rabbimiz önce Âdem aleyhisselamı, sonra Havva validemizi yarattı. Bunların
çocukları oldu. Bunlardan da çocuklar meydana geldi. Allahü teâlâ zaman zaman
Peygamberler gönderip insanları, doğru yola, Hak yola davet etti. Bu
Peygamberlerin hepsi bir Allah’a inanmayı, öldükten sonra dirilmeyi, Cenneti,
Cehennemi bildirdi. Yani bütün Peygamberler aynı imanı bildirdiler. Hazret-i
Nuh, neyi bildirmişse Hazret-i İbrahim, Hazret-i Musa, Hazret-i İsa ve
Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed de [aleyhimüsselam] aynı imanı
bildirmiştir. Hepsinin gayesi de insanları dünya ve ahiret saadetine
kavuşturmaktır.
Allahü teâlânın bütün Peygamberlere bildirdiği dinlerde ırk ve millet
üstünlüğü yoktur. Allahü teâlâya ve bütün Peygamberlere inanan Müslüman zenci
bir hizmetçi, Allahü teâlâya inanmayan beyaz bir kraldan üstündür. Allah’ı
inkâr eden kral, ebedi Cehennemde, inanan zenci hizmetçi ise, ebedi Cennette
kalacaktır.
Cennete girmek için imanlı yani Müslüman olmak şartı vardır. İman, Muhammed
aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasaklara inanmak ve
inandığını dil ile söylemek demektir.
Din, insanları seadet-i ebediyyeye götürmek için Allahü teâlâ tarafından
gösterilen yol demektir. Din ismi altında insanların uydurduğu eğri yollara
din denmez, dinsizlik ve kâfirlik denir.
Her din, kendisinden önce gelen dini nesh etmiş, değiştirmiştir. En son gelen
ve her dini değiştirmiş, daha doğrusu dinlerin hepsini kendinde toplamış
olup, kıyamete kadar hiç değişmeyecek olan din, Muhammed aleyhisselamın
dinidir. Bugün, Allahü teâlânın sevdiği, beğendiği din de, bu ahkam ile
kurulmuş olan İslam dinidir.
İslam dini, insanın hem ruhi, hem de maddi refahını temin edecek bir ahlak
getirmiştir. Bu mukaddes din, sadece, fert ile Allah arasında rabıta kurmakla
kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık camiasına karşı haklarını ve
vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep ileriyi gösterir, ileriyi ister
ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu din, insan ruhunu
ve bütün insanlığı, saadete kavuşturacak prensiplerden ibarettir.
İslamiyet’te sınıflaşma yoktur. Herkes aynı haklara, aynı itibarlara
sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız Müslümanların değil,
bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emretmekte,
bunun için de, sosyal adaleti esas tutmaktadır.
İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırt
etmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet ettiği için, yabancılar
arasında Müslümanlık yayılmaktadır.
Yabancıların Müslüman olma sebepleri
Sual: Dinimizin diğer dinlerden farkı nedir? Yabancıların Müslüman
olmalarına sebep olan şeyler nelerdir? İslamiyet’i kabul edenler genel olarak
dinimiz hakkında ne diyorlar?
CEVAP
Birçok diplomat, devlet, ilim ve fen, hatta din adamlarının Müslüman
oluşları, İslamiyet’in büyüklüğüne hayran kaldıklarındandır. Misyonerler,
milyarlar harcayarak Hristiyanlık propagandası yapıyorlar. Halbuki
propagandasız birçok yabancı, İslam’ı seçmiştir.
İslamiyet ilim ve akıl dinidir. Dinlerini değiştirip Müslüman olan insanların
çoğu, ilim adamı ve araştırmacıdır. İslam’ı inceledikten sonra Müslüman
olmuşlardır.
Bu sebeplerin birkaçı şöyle:
1- İslam’da tek ilah vardır. Hristiyanlıktaki üç tanrı inancı,
ilim sahiplerince saçma görülmüştür.
2- İslam, sadece ahiret saadetini değil, dünyada da mutlu yaşamanın
yollarını bildirmiştir.
3- İslam’da, her çocuk günahsız doğar. Hristiyanlıkta ise, günahkâr
doğar. Bu da, akla, ilme, aykırıdır.
4- İslam’da, ibadetlerin mabedde yapılma şartı yoktur. Her yerde
ibadet edilebilir. Hristiyanlar, kilisede putu, papazı aracı yaparak ibadet
eder.
5- İslam’da günahları yalnız Allah affeder. Hristiyanlıkta, güya
papazın, günahları affetme ve dinden çıkarma yani aforoz etme gibi yetkisi
vardır.
6- Yahudi kendini asil bilir. Hristiyan ise, zenciyi aşağı görür.
İslam’da ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur.
7- İslam’da bütün Peygamberler beşer, yani insandır. Ancak seçilmiş,
günahsız insandır. Hiç kimse, diğerlerinin günahını çekmez. Hristiyanlıkta,
Hazret-i İsa Oğul tanrıdır, günahkârların affolması için çarmıhta ölmüştür.
Bu da akla ve ilme aykırıdır.
8- İslam’da hurafe yoktur. Diğer dinlerde ateşe, güneşe, taşa,
heykele tapılır.
9- İslam’da, (Dinde zorlama yoktur) düsturu vardır.
Hiç kimse dine girmeye zorlanmaz. Hristiyanların dine sokmak için yaptıkları
işkenceler ve mezhep kavgaları meşhurdur.
10- İslam, iç temizliği yanında, dış temizliğe de çok önem verir.
Meşhur Versay Sarayında yıllarca bir hela yoktu.
11- İslam, sömürüyü reddeder. Bunun için kapitalizmi, komünizmi
kabul etmez. İslam hariç, hiçbir dinin ekonomi sistemi yoktur. Bugün
Hristiyan ülkelerde kapitalizm hakimdir.
12- Müslümanların geri kalışları sebebi, dinlerinin icaplarına
uymamalarındandır. Hristiyanların maddi refaha kavuşmaları ise, dinlerinden
uzak kalmalarındandır. Müslümanlıkta cahil olan dinden çıkar, Hristiyanlıkta
ise, âlim olan Hristiyanlığı bırakır.
13- İslam’da, alkol, uyuşturucu ve kumar haramdır. Zinanın cezası
ise, ağır olduğu için, fuhuş yaygınlaşamaz. Hristiyan Batı, fuhuş bataklığı
içindedir.
14- İslam, en yeni ve en son dindir. Kur'an-ı kerim, günümüze kadar
hiç bozulmadan, bir kelimesi bile değişmeden gelmiştir. Halbuki İncillerin
birbirini tutmadığını herkes bilir.
15- İslam, kadınlara çok kıymet vermiş, onlara en büyük hakları
tanımış, (Cennet anaların ayağı altındadır) buyurmuştur.
Diğer dinlerde böyle bir şey yoktur.
16- İslam dini, bir milletin, bir ırkın değil, bütün insanlığındır.
Allahü teâlâ, Rabbülâlemin’dir, yani bütün âlemlerin Rabbidir.
17- İslam’da, bütün Müslümanlar kardeştir. Allah huzurunda herkes
eşittir. Namaz kılarken; komutan ile er, zengin ile fakir, beyaz ile zenci
Müslüman yan yana durup birlikte secde ederler.
18- İslam’daki ibadet saatleri muayyen olduğundan, Müslümanların
hayatları düzenli ve intizamlıdır. Bunun için, gerçek Müslüman, bir asker
gibi disiplinlidir. Yılda bir ay tutulan oruç, iradenin kuvvetlenmesini
sağlar ve nefse hakim olmayı öğretir.
19- İnsanların öldükten sonra ne olacaklarını, ahiret hayatını,
hallerini hiçbir Hristiyan din adamı izah edemez. Bazı papazlar, Hazret-i
İsa’nın gökte krallık kuracağından bahseder. Halbuki ahiret hayatını, Cenneti
ve Cehennemi, en güzel ve en mufassal şekilde izah eden din, İslamiyet’tir.
20- İslamiyet’te her şey açıktır. Diğer dinlerde olduğu gibi (sır)
kabul edilen akideler yoktur.
21- İslamiyet, iktisadi bakımdan kapitalist ve komünist düşünceleri
reddeder. Fakiri korumuş, zengini de kötülememiştir. Zenginlerin, fakirlere
zekat ve sadaka vermesini emretmiştir. Ayrıca dünyadaki çeşitli millet ve
ırklara mensup Müslümanları bir araya getirerek Hac gibi, dünyada en mükemmel
sosyal nizamı tayin etmiştir.
22- İslamiyet, temizliğe çok önem veren bir dindir. İbadete
başlamadan önce, vücut temizliğini emreden yegane din, İslamiyet’tir. Diğer
dinlerde böyle bir şey yoktur. İslamiyet’te, ibadetler kısa olduğu için,
bunlar günlük hayat üzerinde aksi bir tesir yapmaz.
23- Hristiyanların hiçbir zaman yapmadığı hilm, yardım ve merhamet
gibi iyi huylar, yalnız Müslümanlıkta vardır. [İslamiyet’ten uzak yetişen
gençler, beraber yemek yedikleri zaman, Alman usulü olsun, herkes kendi
yediğini versin derler.]
24- İslamiyet, fakirlere, kimsesizlere, misafirlere ve hangi dinden
olursa olsun, yabancılara yardım etmeyi hatta hayvanlara iyilik etmeyi
emreden tek dindir.
25- İslamiyet, ruh ve beden temizliğidir. Bu ikisini eşit tutar.
İslamiyet’te, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik etmek vardır.
26- İslamiyet, insanları, çalışmaya, faydalı şeyleri öğrenmeye, önce
kendi aklı ve gayreti ile iş görmeye başladıktan sonra, Allah’tan yardım
istemeye davet eder. (Bir saat tefekkür ve faydalı iş görmek, bir
sene nafile ibadete eşittir) diyen başka bir din yoktur.
27- İslam, din, ırk farkı gözetmeksizin mutlak adaleti emreder.
Niçin Müslüman oldular?
(Anarşinin ancak İslam ahlakına sahip olmakla önleneceğine inandım. İçkiyi
bıraktım, tesettüre girdim ve namaza başladım.) Tina Gfanzil (Alman)
(İslam’da, ırk, renk ve dil farkı gözetilmediğini, herkesin eşit olduğunu,
namaz kılarken de rütbe ayrımı yapılmadığını gördüm, Müslüman oldum.) Thomas
Clayton (Amerikalı)
(İslam, en iyi şeyleri ihtiva eder. Hiçbir dinde kardeşlik, İslam’daki gibi
değildir.) Dr. Rolf Freiherr (Avusturyalı)
(İslam, sevgi, doğruluk, temizlik ve güzel ahlakı emrettiği için Müslüman
oldum.) A.Uemura (Japon)
(İslam’ı akla da uygun bulup Müslüman oldum.) Cecilla Cannolly
(Avusturyalı)
(İlim Çin’de de olsa alın hadisini okudum. İslam’ın ilme verdiği önemi
görünce Müslüman oldum.) Mr. Board (Amerikalı)
(İslam, israf ve cimriliği yasaklayan, maddi- manevi her hususta en güzel
kaideleri olan dindir.) Albay Ronald Rockwell (Amerikalı)
(İslam dünya ve ahiret mutluluğunu gösterdiği için Müslüman oldum.) B.Karai
(Zengibar)
(Putlara değil de, bir Allah’a ibadet etmeyi, doğruluğu, emanete riayeti,
insanların haklarını gözetmeyi emreden İslamiyet’i kabul ettim.) Necaşi
(Habeş İmparatoru)
Tufeyl bin Amr, usta bir şairdi. Onun gibi şiirden anlayan pek azdı.
Kur'an-ı kerimi okuyunca, onun şiir ve beşeri bir söz değil, ilahi bir kelam
olduğunu hemen anlayıp Müslüman oldu.
Kur’an-ı kerimin (Allah kelamı) olduğuna inandım
Sual: Fransız ilim adamı Kaptan Kusto’nun, İslam dinini tercih
etmesine sebep olan hadise nedir?
CEVAP
Televizyonda yayınlanan, Yaşayan Deniz programı ile
okyanusların sırlarını gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslam
dinini tercih etmesine asıl sebep olan olayın, Atlas Okyanusu ile Akdeniz
sularının birbirine karışmadığını tespit ettikten sonra, bunun 1400 sene önce
Kur'an-ı kerimde beyan buyurulduğunu görmesi olduğunu bildirmiştir.
Kaptan Kusto, özetle diyor ki:
(1962 senesinde Alman ilim adamları, Aden körfezi ile Kızıldeniz’in
birleştiği Mendeb boğazında, Kızıldeniz’in suyu ile Hind Okyanusunun suyunun
birbirine karışmadığını bildirmişlerdi. Biz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in
sularının birbirine karışıp, karışmadığını tetkik etmeye başladık. Evvela,
Akdeniz’in kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve kesâfeti ile ihtiva ettiği
canlıları tespit ettik. Aynı tetkikatı Atlas Okyanusunda tekrarladık. İki su kütlesi
binlerce seneden beri Cebelitarık boğazında birleşiyordu. Bu vaziyette, iki
su kütlesinin karışması ile tuzluluk, kesâfet gibi unsurların birbirlerine
müsavi, hiç olmazsa yakın olması icap ediyordu. Halbuki, her iki denizin en
yakın kısımlarında bile deniz suyu kendi hassasını koruyordu. Yani, iki
denizin birleşme noktasında bir su perdesi iki deniz suyunun birbirine
karışmasına mani oluyordu. Bu hâli anlattığım [İslamiyet'i seçerek müslüman
olan] Profesör Maurice Bucaille, bunda şaşılacak bir şey olmadığını, İslam’ın
kudsi kitabı Kur’an-ı kerimin bunu açık bir şekilde yazdığını söyledi.
Hakikaten bu hâl Kur’an-ı kerimde açıklanıyordu. Bunu öğrenince Kur’an-ı
kerimin (Allah kelamı) olduğuna inandım. Hak din olan İslamiyet’i seçtim.)
Karışmayan denizlerle ilgili âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerinin ki tuzlu ve acı iki
denizin arasına bir engel, aşılamaz bir serhat koyan Odur.)[Furkan 53]
(İki deniz, birbirine bitişik iken, [Rabbinizin koyduğu engel ile] birbirine
karışmaz.) [Rahman 19, 20]
(....iki deniz arasına perde koyan...) [Neml 61]
(İki denizden biri tatlıdır, harareti keser, içimi kolaydır. Diğeri de
tuzludur, boğazı yakar.) [Fatır 12]
İslam’ı seçmekle çağı seçtim
Sual: Bazıları İslamiyet’in eskiden geçerli olduğunu, şimdi yeni
çağlara ayak uyduramayacağını söylüyorlar. İslamiyet, her çağa cevap vermez
mi?
CEVAP
İslamiyet’i gönderen, her şeye gücü yeten, her şeyi yoktan yaratan Allahü
teâlâdır. Allah için hiç bir zorluk olmaz. Namaz, oruç gibi dinimizin bütün
emirleri, zamana göre değişmez. Hiç biri de çağın şartlarına ters düşmez.
Çünkü dini gönderen Allahü teâlâ, her asırda neler olacağını bilir. Zaten
bilmeyen ilah olamaz.
(İslamiyet her çağa ayak uyduramaz) demek yuvarlak bir sözdür. (İslam’ın şu
hükmü, şu asra uymaz) gibi açık bir şey söylemek gerekir. Dinimizde eksik
olan bir şey yoktur. Var diyen biri çıkarsa, bu şeyin ne olduğunu açıklaması
gerekir. Onların soracakları sorulara âlimlerimiz, asırlar önce cevap
vermiştir.
8 Nisan 1983 günü Karyünes Üniversitesinin konferans salonunda bir büyük ilim
adamı, bir büyük yazar Roger Garaudy diyor ki:
Evet, bugün ben Müslümanım. Niçin İslam’ı seçtiniz, diyorsunuz, İslam’ı
seçmekle çağı seçtim.
70 yaşındaki Roger Garaudy ki, yıllarca Fransa’da komünist sistemin ateşli
savunucusu olmuştu. Üniversiteden siyaset kürsülerine kadar Fransızlara ve
Batı dünyasına hep Marksizm’i anlatmış, insanların kurtuluşunu yalnız bu
sistemde bulmuştu. Çağımızda Fransız komünistlerinin en büyük "Düşünce
mimarı" durumunda idi. Nerede komünistlerin düzenlediği bir miting,
konferans ve seminer var, orada Garaudy vardı. Katolik ve Hristiyanlığa
karşı, düşüncesiyle, kalemiyle hitabetiyle büyük bir mücadele veriyordu.
Fakat, şimdi o bilim adamı hakikatı anladı. Şöyle diyordu:
(İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların
arkasında sürüklendi. Yani, İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu.
Reforma tâbi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana göre tahrif edildi. Kur'an-ı
kerim ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil,
zaman onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır.
Bugüne kadar, bunca savaşların bıraktığı korkunç, sosyal, siyasi ve ekonomik
sarsıntılardan daha büyük bir olaydır. İslam, materyalizme de,
pozitivistlerin görüşüne de, egzistansiyalistlere de hakimdir. Fakat
bunlardan hiç biri, İslam’a hakim değildir.
Büyük Peygamberimiz, (Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş
gibi, dünyaya çalışın) derken, her şeyi anlatmıştır. İslam hem
maddeye, hem de manaya hükmetmiştir. Öyle ise, bunların ikisi birbirinden
koparılamaz. Nasıl koparılabilir ki, İslam, (İlim Çin’de de olsa
gidip bulunuz. İlim ve Fen müminin kaybolmuş malıdır, ara ve bul) diyor.
İlmin ve çalışmanın burada sınırı yoktur. İslam, dünyayı saran bu iki olaya
sınır koymadığına göre, dünyayı sarsmıştır.
İnsanı, mahlukların efdalı ve en şereflisi olarak bildirirken, onun
sömürülemeyeceğini anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan,
kazancı alın terindeki damlacıklarda arayan, biriken sermayeyi fakire ölçülü
ve ahlak hükümleri içinde aktaran, faizi, tembelliğe sebep olduğu için
yasaklayan ve gayrimeşru serveti böylece imha eden bir sistemler
manzumesidir.
İslam, halife ile kölenin aynı hakka sahip olmasını mecbur kılmıştır. Deve
olayı vardır ki, bu kralların kılıçlarından daha keskin bir olaydır. Hazret-i
Ömer ile kölesi bir şehirden bir şehire giderken deveye sıra ile binerler.
Zaman zaman, devenin yularını halife çeker, zaman zaman da köle... İşte
adalet ve hukukta İslam’ın devrimidir bu. Marksizm ile kapitalizmin ikisi de,
insanı sömüren sistemlerdir. İslam bunlara karşı, insana prestijini iade eden
bir semavi dindir.)
Müslümanlık ile Hristiyanlığın mukayesesi
Sual: Hristiyanlık Müslümanlıkla mukayese edilirse, birinin
diğerinden üstün yönü nelerdir?
CEVAP
Hristiyanlık o kadar çok değişti ki, dinin hiçbir hükmü kalmadı. Bozdular
ve ortadan kaldırdılar. Hiç bozulmayıp orijinali bile olsaydı, Allahü teâlâ
tarafından yürürlükten kaldırılmıştı, dolayısıyla İslamiyet ile Hristiyanlık
hiçbir yönden mukayese kabul etmez. Birkaçını bildirelim:
1- Hristiyanlıkla en küçük bir dernek, bir köy muhtarlığı idare
edilemez. Hiçbir idare şekli, yönetim şekli yoktur. Devletin şekli nasıldır?
Devletin başkanının vasıfları nelerdir, bunu kimler seçer? Ama İslamiyet’te
bunların hepsi detayı ile bildirilmiştir.
2- İslamiyet baştan başa bir hukuk sistemidir. 1960 yılına kadar
İsrail bile İslam dininin kanunları olan Mecelleyi tatbik etmiştir. Her
olayın cezası bildirilmiştir. Hırsızlık edenin, içki içenin, zina edenin,
gaspın, adam öldürmenin insanları yaralamanın, gözünü kulağını çıkarmanın
cezaları, hatıra ne geliyorsa hepsinin cezası bildirilmiştir. Hristiyanlıkta
bunların hiç biri yoktur.
3- Ceza hukukunda olduğu gibi, diğer hukukta da, mesela miras
hukukunda, evlilik hukukunda da her şey inceden inceye detayına kadar
bildirilmiştir. Nikah ve boşanma şekilleri, alışveriş bilgileri, kâr
oranları, müşteriyi kandırmanın cezası, işçi ve işveren hakları, ana baba
evlat hakkı, karı koca ve arkadaş hakkı, komşu hakkı, gayrimüslimlerin hatta
hayvanların hakları hep bildirilmiştir.
4- Dinin şartları, imanın şartları bildirilmiştir. Namaz nasıl
kılınır, oruç nasıl tutulur, namazı neler bozar, orucu neler bozar, hac nasıl
yapılır, zekat nasıl ve kimlere verilir. Kimler zekat alabilir, hepsi detaylı
olarak bildirilmiştir. Etek tıraşı nasıl olunur, tırnak ve bıyık nasıl
kesilir ve ne kadar zamanda bir kesilir. Her şey ayrıntılı olarak
bildirilmiştir. Bunların hiç biri Hristiyanlıkta yoktur.
5- Hristiyanlığın sadece adı kalmıştır hiçbir kaidesi, kanunu
yoktur. Hristiyanlığı bozuk bir din olarak kabul etmek bile yanlıştır. Yanlış
da olsa ortada hiçbir kural; hiçbir kanun kalmamıştır. Papazlar tarafından
yazılan İncillerde yani Hristiyanlık konseyinin yüzlerce İncil arasından
seçtiği dört İncilde, birbirini tutmayan yanlış, çelişki bir tarafa böyle
şeylerden hiç bahsedilmez. Baba tanrı böyle dedi, oğul tanrı şuraya gitti,
tanrı, kuzusunu kurban etti, şaraplı ekmek yedi, falanca falancayı öldürdü,
falanca zina etti, hepsi böyle şeylerdir, üstelik bunlar da birbirini tutmaz.
Dediğimiz gibi bütün kaideleri kanunları bile olsa yürürlükten
kaldırılmıştır. İslamiyet ile Hristiyanlık mukayese edilemez.
Gayrimüslimlerin İslamiyet’i inceleyip Müslüman olduktan sonra neler
söylediklerinden yukarıda kısaca bahsettik, yani en tabii mukayeseyi bizzat
gayrimüslim iken müslüman olanlar yaptı.
Netice:
Kur'an-ı kerimde mealen şöyle buyurulmaktadır:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i
İmran 85]
Dinde zorlama yoktur
Sual: (Dinde ikrah yoktur) ne demektir?
CEVAP
Dinde zorlama yok demektir. Kâfir esir, Müslüman olmaya zorlanamaz
demektir. Kâfir esir isterse zimmi olabilir.
|