Dinde zorlama yoktur
Dinde zorlama yoktur
Sual: (Yalnız Kur’an) diyerek Resulullahı
dışlamaya çalışan zındıklarla, Mısırlı Reşat Halife’nin kurduğu “Ondokuzculuk”
dininde olanlar, Buhari’deki, (Dininden dönüp mürted [kâfir] olanı
öldürün)mealindeki sahih hadis-i şerif için, (Bu hadis Kur’ana aykırıdır.
Çünkü Kur’anda dinde zorlama yoktur âyeti ile çelişmektedir) diyorlar. Buna
nasıl cevap verilir?
CEVAP
Önce şunu söyleyelim ki, bunlar, kesinlikle Kur’ana inanmıyorlar.
İnansalar, Kur’an-ı kerimde Allahü teâlânın, (Onu âlemlere rahmet
olarak gönderdim, Beni seven ona tâbi olur. Ona itaat bana itaattir. Onun
getirdiklerini alın, yasak ettiklerinden sakının. O kendiliğinden
konuşmaz) diye övdüğü Peygamberinde hiç suç ararlar mı?
Bunlar, Buhari’deki bir hadise uydurma diyoruz da diyemezler. Hadis, her
bakımdan sahihtir. Çamur at izi kalır diyorlarsa, iyi bilinmeli ki, sadece
Buhari’de değil, hiçbir hadis kitabında veya hiçbir Ehl-i sünnet âlimin kitabında
uydurma hadis olmaz. Böyle suçlamalar, din düşmanlarının, dini bize ulaştıran
eshab-ı kirama ve Resulullaha itimadı sarsmak ve dolayısıyla müslümanları
dinden uzaklaştırmak için uyguladıkları hain bir planın maddelerinden biridir.
İslam devleti Hristiyan ve Yahudilerin ibadetlerine karışmaz. Hiçbir baskı
yapılmaz. Bu kaideler, Müslümanların ahlakını ve milli birliğini bozulmaktan
muhafaza eder. (Dinde zorlama yoktur) âyeti, başka dinde
bulunan bir kimsenin zor ile Müslüman yapılamayacağını ifade etmektedir. (Allah
yolunda göç edinceye kadar hiçbir kâfiri dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse
onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün) mealindeki Nisa suresinin
89. âyeti ise, İslamiyet’i kabul ettikten sonra, ondan yüz çevirip mürted
olanların öldürülmesi gerektiğini bildirmektedir. Bir gayrimüslim, zorla
Müslüman yapılmaz.
Düşmanlarla yapılan savaşı ise şahıslar değil, İslam devleti yapar. Bunu da her
gayrimüslimle değil, insanlara zulmeden zalim krallarla yapar. Müslüman olmaya
kimse zorlanmaz. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Dinde zorlama yoktur.) [Bekara 256]
Fert olarak hiç kimse asla öldürülmez. Ama ortada bir devlet varsa, devlet
başkanının izni ve emri ile zalim krallara savaş açılabilir. Kur’an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki:
(Eğer sizden uzak durmaz, barış teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları
yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar için size apaçık yetki
verdik.) [Nisa 91]
(Fitne tamamen yok oluncaya kadar onlarla savaşın.) [Bekara 193,
Enfal 39]
(Onları [kâfirleri] bulduğunuz yerde öldürün.) [Bekara
191)
(Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayıp
hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder,
namazı doğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın.) [Tevbe
5]
(Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını
haram saymayan ve hak dini kabul etmeyen kitap ehli, küçülüp cizye verinceye
kadar savaşın.) [Tevbe 29]
(Yakınınızda bulunan inkârcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert
bulsunlar.) [Tevbe 123]
(İnandıktan sonra inkâr edip, inkârda aşırı gidenin tevbesi kabul edilmez.) [A.
İmran 90]
“Dinde zorlama yoktur” ne demektir?
Sual: Kur'anda, (Dinde zorlama yoktur) emri
mevcutken, dinin emrini yapmayanlara çeşitli cezalar veriliyor. Mesela içki
içen veya zina eden cezalandırılıyor. Bu bir çelişki değil mi?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde çelişki olmaz. Bu âyet-i kerime, (Kâfir olan
Yahudi ve Hristiyanlar, Müslüman olmaya zorlanmaz) demektir. Bu âyet-i
kerimenin nesh edildiğini bildiren müfessirler de vardır. O âyet-i kerimenin
tamamı şu mealdedir:
(Cizye vermeyi kabul eden kitap ehli kâfirleri, İslam dinine girmek için
zorlamak yoktur, imanla küfür kesin olarak meydana çıkmıştır. Artık azgınlığa
ve sapıklığa sevk edenleri tanımayıp da, Allah'a iman eden, elbette kopması
mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuştur. Allah hakkıyla işiten ve bilendir.) [Bekara
256]
Burada, (Bir kâfir, Müslüman olmaya zorlanamaz) deniyor. Osmanlılar, Yahudi ve
Hristiyanları iman etmeye zorlamamış, üstelik dinlerini rahatça yaşamalarını
sağlamıştır.
Âyet-i kerimede, Müslüman için, (Yaptığı suçun cezası verilmez) denmiyor. Bir
kimse, Müslüman olunca statüsü değişiyor. Mükellefiyetler yükleniyor. Yani bazı
sorumluluklar alıyor. Dinimizin yasak ettiği hangi suçu işlerse işlesin, cezayı
hak ediyor. Mesela açıktan oruç yerse veya açıktan namaz kılmazsa
cezalandırılıyor, ama bunları gayrimüslim yapsa, cezalandırılmıyor. Çünkü
kâfirin statüsü ayrıdır.
Bir memur, çalıştığı iş yerine hiç gitmezse, istifa etmiş kabul edilir yani o
iş yeriyle alakası kesilir. Çünkü memurun, o iş yerinin çalışma şartlarına
uyması lazımdır. Ama bir tüccar, memurun çalıştığı iş yerine gitmese, bir şey
denmez. Herkes, bulunduğu ülkenin kanunlarına uymak zorundadır, uymazsa
cezalandırılır. Kanunsuz, kuralsız ülke olmaz. Müslümaların da, Müslümanlığın
kurallarına uyması lazımdır. Kuralsız din olmaz.