Sünnet olmak bid’at olup dinde yeri yoktur) diyorlar. 1400 yıldan beri âlimiyle evliyasıyla müctehidiyle bütün Müslümanlar toptan bid’at mi işliyorlar?
Sünnet olmanın dinimizdeki yeri
CEVAP
Kim oldukları ve neye hizmet ettikleri herkesçe bilinmeyen bir kısım
insanlar, her şeye bid’at diyorlar. Sanki din yeni gelmiş gibi, dinin Peygamberi
yokmuş gibi, her fırsatta dinimiz ve Resulullahın vârisleri olan İslam
âlimlerini sorgulamaya çalışıyorlar. Bunlar kıyamet alametidir. Çünkü hadis-i
şerifte buyuruluyor ki:
(Kıyamet yaklaştıkça, yeniler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacaktır.) [İbni
Asakir]
Müslüman, sünnet olmaya bid’at demez. Misyonerlerin böyle uyduruk sözlerine
müslümanların kanması çok acıdır. Eskiden de, (gavur icadıdır) diyerek
müslümanları fenne tekniğe yaklaştırmak istememişlerdi. Şimdi de her şeye
bid’at diyerek, müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak istiyorlar.
Sünnet olmak meşhur bir sünnettir. Bilmeyen müslüman yoktur. Hatta
müslümanlıkta sünnet olduğunu bilmeyen kâfir bile yoktur. Gayrimüslimler bile
namazın, tesettürün ve sünnet olmanın İslam dininin esasları arasında olduğunu
bilirler.
Sünnet olmak İslam’ın şiârındandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sünnet olmak, erkekler için, sünnettir.) [Taberani]
(Fıtri sünnet beştir: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk
altını temizlemek ve bıyıkları kısaltmak.) [Buhari]
(İbrahim aleyhisselam, 80 yaşında [sünnet emri gelince gecikmemek
için] balta ile kendisini sünnet etti.) [Buhari]
(Sünnetsiz adam, 80 yaşında da olsa, Müslüman olunca yine sünnet edilir.) [Beyheki]
Resulullah, Müslüman olan erkeğe, 80 yaşında olsa bile, sünnet olmayı
emrederdi. (Taberani)
Sünnet ikiye ayrılır: Sünnet-i zevaid ve sünnet-i hüda.
Sünnet-i zevaid: Resulullahın giyim, yemek, içmek, oturmak,
barınmak, yatmak ve yürümekteki âdetleri bu sünnete dahildir.
Sünnet-i hüda: Ezan, ikâmet okumak, cemaat ile namaz kılmak gibidir.
Bunlar, İslam dininin şiârıdır. Çocukların sünnet edilmeleri de bu sünnete
dahildi. Bu sünnete Arapça’da hıtan denilir. Sünnet olmak [hıtan], günümüzde
İslam’ın şiârı olmasa da, âkıl baliğ olanları da sünnet etmelidir. İmana gelen
yaşlı adamın sünnet olması şart değildir. Hiç olmasa da olur diyen müctehid
âlimler olmuştur. Çünkü sünnet, avret yerinin görünmesi için özür olmaz
demişlerdir.
Müslüman olan yaşlı erkek ve hastalar, sünnetin acısına dayanamazlarsa, sünnet
edilmezler. (Hadika)
Çocuğun sünnet olmasının belli bir yaşı yoktur. Ancak, yedi ile on iki yaş
arası en iyisidir.
Sünnet olmayanlarda çeşitli hastalıklar görülür. Fransız kitapları bu
hastalıkları Affection du Prepuce adı altında bildirmektedir. Bunlardan birkaçı
ise tehlikelidir. Bu sebeple, Avrupa’da ve Amerika’da Hristiyanlar sağlık
sebebiyle, kendilerini ve çocuklarını sünnet ettirmektedirler. Artık tabâbet
yoluyla varılan sonuç, sünneti bugün tıbbi bir zaruret haline getirmiştir. Nitekim
Dr. Dubais Raymond’un; “Sünnet çiçek aşısı gibi bütün erkeklere mecbur
edilmelidir” sözü de bu hususu vurgulamaktadır.
Sünnetin tarihi çok eskidir. Çünkü Peygamberlerin âdetidir. Peygamber
efendimiz, sünnet olmayı fıtrat olan beş şeyden biri olarak bildirmiştir.
Müslüman ülkelerinde bütün erkek çocuklar, ergenlik çağına gelmeden önce
bir düğün havası içinde sünnet olurlar. Bu bakımdan sünnet olmaya halk arasında
yaygın olarak Sünnet düğünü denir.
Yüzyıllardan beri Müslümanlar çocuklarının sünnet düğünlerine ayrı bir önem
verirler bunu genellikle ailede birinci mürüvvet olarak kabul ederlerdi.
Sünnete karar verilince herkes durumuna göre hazırlıklara başlar. Sandıktan
işlemeli yatak takımları çıkarılır, oda takımlarının yüzleri yenilenir, kaplar
kalaylanır, ev halkına yeni yeni elbiseler yaptırırlardı. Çocuğun yatağı
süslenir. Genellikle işlemeli bir torba içindeki yüce kitabımız Kur’an-ı kerim
baş ucuna asılırdı. Durumu müsait olan aileler fakir çocukları da tespit edip,
onları da sünnet ettirirlerdi. Bugün hayır kurumları, toplu sünnet düğünleriyle
bu geleneği devam ettirmektedirler.
Eskiden sünnet günü çocuk giydirilir, bineceği at hazırlanır, dualarla ata
bindirilirdi. Sonra evliya türbeleri ziyaret edilir, sonra alay halinde
davullar çalarak sokaklar dolaşılırdı. Eve gelen çocuk, hediyeler verilmeden
attan inmez, yakınları, akrabaları hediyeleri verdikten sonra, dualarla
indirilip içeri alınırdı. Bugün at yerine arabalarla bu iş yapılmaktadır.
Sünnetten önce veya sonra Kur’an-ı kerim ve mevlid okunurdu. Sünnet çocuğu el
öptükten sonra bazı yerlerde kirve denilen, ailenin çok
sevdiği bir şahıs tarafından sıkıca tutulurdu. Mesleğinde usta, eli çabuk
sünnetçi, hep bir ağızdan getirilen bayram tekbirleri arasında sünnet
ediverirdi. Hemen süslü yatağa yatırılan çocuğa (Mâşaallah, bârekallah) diye,
hayır dua edilirdi. Misafirlere şerbet, şekerleme ve benzeri ikramlarda
bulunulurdu. Bundan sonra misafirler sırayla çocuğun yatağının yanına gelirler,
hediyeler verip ayrılırlardı.
Saraylardaki, konaklardaki sünnet düğünleri dillere destan olurdu. Şehzadelerin
sünnet düğünlerinden bazıları hâlâ anlatılmaktadır. Hâli vakti iyi ailelerin
sünnetlerinde, kaynayan kazanlarla fakir fukara da doyardı. Misafirlerin
yanında herkese açık olan sünnet düğün evi, bayram yeri gibi olurdu. Eskiden
genellikle etli pilav, zerde ikram etmek âdet halindeydi. Ayrıca lokum, şerbet
gibi şeyler de verilirdi.
Günümüzde eski ihtişamında olmasa bile bu güzel âdet her yerde benzeri şekilde
devam etmektedir. Örf ve âdetlerine çok bağlı olan Anadolu halkı, sünnet
düğünlerine aynı önemi vermektedir. Ancak bazı yerlerde bu güzel düğüne, haram
karıştırıldığı, içkili ziyafetler verildiği görülmektedir. Sünnet olan böyle
işlerde haramların işlenmesi daha büyük günah olur. Müslüman aileler bu işlerden
uzak durmalıdır.
Gücü yetmeyen kimselerin sünnet düğünü yaptırmaları gerekmez.
Sual: Çocuğumuzun sünnet töreni için restaurant kiraladık. Orada içki
içeceklerin günahı bize de olur mu? Mevlidhanlar da kadın-erkek karışık
vaziyette mevlid okuyacaklar, mahzuru var mı?
CEVAP
Günah her zaman günahtır. Ama dini merasimlerde ve camilerde günah
işlenmesi daha büyük günah olur.
Sual: Müslüman sünnetçi bulamazsam, çocuğu kâfir doktora sünnet
ettirmem günah mı?
CEVAP
Günah değildir. İhtiyaç halinde kâfir doktora muayene ve tedavi olmak
caizdir. (Hadika)
Sual: Sünnette elektrikli havya kullanmak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Kâfirler de sünnet olsa, hıtan [sünnet olmak] sünnet-i
hüdalıktan çıkar mı?
CEVAP
Çıkmaz.
Sual: Çocuklar sünnet edilirken tekbir getirmek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sünnetli doğan
Sual: Doğuştan sünnetli olan bir çocuğu, sünnet diye bir miktar kesip
kanatmak gerekir mi?
CEVAP
Hayır, gerekmez. Sünnetli doğana yanlış olarak (Peygamber sünneti)
diyorlar. Bu yanlıştır. Peygamber efendimiz, sünnetli doğmamıştır. Sünnetli
doğmak noksanlıktır.
Sünnetli doğmak
Sual: Sünnetli doğmak noksanlık deniyor. Peygamber efendimiz sünnetli
doğmadı mı?
CEVAP
Hayır, Peygamber efendimiz sünnetli doğmadı. Sünnetli doğduğu görüldü.
Kitaplarda, Safiye Hatun ve orada bulunanlar, (Göbeği kesilmiş ve sünnet
edilmiş olarak gördük) diyorlar. (Göbeği kesilmiş) demek, doğduğunda göbeği
kesikti demek değildir. Çünkü göbeği kesik çocuk anne karnında yaşayamaz.
(Göbeği kesilmiş) demek, doğunca göbeğinin kesildiği, yani meleklerin göbeğini
kestiği anlaşılıyor. (Sünnet edilmiş olarak gördük) deniyor. Demek ki, doğarken
meleklerin sünnet ettiği anlaşılıyor.
Sünnetin günü
Sual: Çocuk sünneti için belli bir gün var mıdır?
CEVAP
Belli bir gün yoktur. Haftanın herhangi bir gününde sünnet edilebilir.
Sünnet olmak
Sual: Müslüman olan yaşlı bir yabancı, sünnet olmasa, günah olur mu?
CEVAP
Hayır, günah olmaz, ama çocukları sünnet ettirmek İslam’ın şiarı bir
sünnettir. Bu sünneti fert olarak yapmamak sünneti terk etmek olur. Fakat
İslamiyet’in şiarı olduğu için, bir köy, bir şehir, bu sünneti topluca terk
ederse, İslam’ın bu şiarı kalkacağı için İslam devleti bunlara müdahale eder.
Oğlunu sünnet ettirmek, İslamiyet’in şiarıdır. Bir köy halkı çocuklarını sünnet
ettirmezse, Müslümanların halifesi bu sünnetin yapılması için gerekli
müdahaleyi yapar. (Dürr-ül-muhtar)
Ezan okumak, camide cemaatle namaz kılmak da İslam’ın şiarı olan birer
sünnettir. Müslüman bir şehir halkının tamamı ezan okumasa, camiye gitmese,
İslam’ın şiarı olan bu sünnetler kalkmış olacağı için, Müslümanların halifesi,
bu sünnetlerin yapılması için gerekeni yapar.
Bir şehirde, bir köyde, bir mahallede ezan okunmazsa, İslam hükûmetinin zorla
okutması lazımdır. (Fetâvâ-i Kâdîhân)