"Kâinâtın sırları bana baştan sona açıldı..."
02/09/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
"Cenâb-ı Hak;
yer, gök, kabir, Cennet ve Cehennem ehlinin hâllerini evliyâ kullarına
gösterir..."
Ebü'l-Hasan İdrîsî
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî
hazretlerinin sohbetleriyle yetişip kemâle geldi. İcazet verilerek Bağdât'ta
talebe yetiştirmeye başladı. 1222 (H.619) senesinde vefât etti. Çok
kerametleri görüldü:
Sâlih bin Yâkûb
el-Ukûbî şöyle anlatır:
Babam anlatırdı:
"Beş yaşındaki oğlum İsmâil yatalak hasta idi. Onu alıp, El-İdrîsî
hazretlerine götürdüm. Yolda ona rastladım. Yanında başkaları da vardı. Şifâ
bulması için duâ buyurmasını ricâ ettim. Beni kabûl etmedi. Ben de çocuğu oraya
bıraktım. El-İdrîsî, o zaman elindeki portakalı attı ve portakal oğlumun dizine
geldi. O anda oğlum derhâl ayağa kalkıp yürümeye başladı. O da, attığı
portakalı aldı ve dergâhına yöneldi. Orada bulunanlar tehlîl (Lâ ilâhe illallah)
getirdiler. Oğlumla berâber sevinç içinde geri döndük."
Talebelerinden
Abdürrahîm bin Muzaffer şöyle anlatır: "Zâlim bir kişinin çok zulmünü
gördüm. Dayanamayıp, El-İdrîsî hazretlerine giderek, durumumu arz ettim. Çok
heybetli idi. Bahçede akşam namazını kıldı. Daha sonra talebeleri etrafına
oturdular. İçlerinden birinin elinde, ok ile yay vardı. Onu aldı, oku yaya
takıp bana döndü ve; 'At!' buyurdu. Ben de; 'Başüstüne' diyerek, onun
dilediği şekilde üç defâ attım. Sonra kendileri alıp attılar. Ok, az ilerideki
bir ağacın gövdesine isâbet etti. O zaman; 'Şimdi cezâsını gördü' buyurdu.
Ben; 'Allahü ekber' deyip tekbîr getirdim. Oradakiler de tekbîr
getirdiler. Oradan ayrıldım. Sabahleyin öğrendim ki, o zâlim kişi, baygın bir
şekilde yatağa düşmüş, nereden geldiği bilinmeyen bir ok kendisine isâbet
etmiş, cezâsını böylece görmüş."
Hikmetli, mânâlı
sözler söylerdi: "Baştan sona bana kâinâtın sırları açıldı. Bu hâle
ulaşmayan zâten velîlik makâmına kavuşamaz. Cenâb-ı Hak; yer, gök, kabir,
Cennet ve Cehennem ehlinin hâllerini evliyâ kullarına gösterir" derdi.
El-İdrîsî hazretleri, gökyüzündeki meleklerin derecelerini ve tesbihlerini
(Allahü teâlâyı anmalarını) işitirdi.
Kendisi, güzel hâllere kavuşmasını şöyle anlatır: "On sene nefsimin hevâsından uzak durdum. Sonra on sene kalbimi nefsin arzularından korudum. Sonra da on sene sırrımı kalbimden uzak tuttum. Sonra bize verilenler verildi."